İLAÇ ENDÜSTRİSİ

Erol Kiresepi: “Özel sektör hayati rol oynuyor.”

Kamuoyuna hesap verilebilirlik ve şeffaflığa dayalı bir gönüllülük girişimi olan ve İnsan Hakları, Çalışma Standartları, Çevre ve Yolsuzlukla Mücadele gibi 4 alanda toplanmış 10 ilkeyi kapsayan Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi, Santa Farma tarafından 26 Mayıs 2010 tarihinde imzalandı. Santa Farma, sözleşmenin 10 ilkesi doğrultusunda çalışmalarını her yıl düzenli olarak İlerleme Bildirimi Raporu ile yayınlıyor.

Uluslararası İşverenler Teşkilatı (IOE) Başkanı ve Santa Farma İlaç Yönetim Kurulu Başkanı Erol Kiresepi, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 8 Temmuz 2020 tarihinde canlı olarak gerçekleştirilen ve 60 ülkeden liderin konuşmacı olarak katıldığı Covid-19 ve Çalışma Yaşamı Küresel Zirvesi’nde dünya işverenlerini temsilen bir konuşma yaptı.

Kiresepi, yaptığı konuşmada yaşanan dev boyuttaki krizin hepimizin hayatını ve yaşam tarzını olumsuz etkilediğini, ülkelerin kalkınma hedeflerini derinden sarstığını ifade ederek, çalışma hayatı açısından da pandemi nedeniyle önemli gelir kayıpları ve işsizlik artışları yaşandığını vurguladı. Dünyada özel sektörün en geniş temsilcisi olan IOE Başkanı olarak, krizin aşılması için çeşitli paydaşlar tarafından gösterilen büyük çabalara şahit olduğunu, bu uluslararası çabaların işbirliği ve ortak eylem çerçevesinde koordine edilmesine acilen ihtiyaç duyulduğunun altını çizdi.

“Özel sektör hayati rol oynuyor”

Kiresepi, krizden çıkışın ancak özel sektör liderliğinde hızlı, sürdürülebilir ve kapsayıcı politikalar geliştirilmesi halinde mümkün olabileceğine değinerek, özel sektör işletmelerinin gelişimine ve güçlendirilmesine zemin hazırlayacak şekilde yatırım ortamının iyileştirilmesine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulduğunu belirtti. IOE Başkanı, krizin yol açtığı işsizlik ve gelir kayıplarının, yeni iş imkanları ve istihdam alanları yaratılması ile ortadan kaldırılabileceğini belirterek, ticaret, sanayi ve yatırım alanlarının canlandırılması, küresel ölçekte işletme devamlılığının ve reel ekonominin desteklenmesi konularına öncelik verilmesi gerektiğini vurguladı.

Pandeminin, iş dünyasında inovasyon, iş modellerinin değiştirilmesi ve teknolojiden doğru faydalanılması gibi konularda farkındalık yarattığına işaret eden Kiresepi, “Yaşanan kriz, sürdürülebilirlik ve iş devamlılığı adına olumlu gelişmeleri de beraberinde getirdi. Bunun sonucu olarak, daha iyi bir geleceği inşa ederken çalışanların istihdam edilebilirliğini güvenceye almak için beceri gelişimi ve yaşam boyu öğrenme çözümlerine yatırım yapma gereksinimini de hep göz önünde bulundurmalıyız. Çalışma yaşamı için kriz sonrasında daha iyi bir gelecek oluşturulması, beceri arzının işgücü piyasasının ihtiyaçlarına cevap verebilmesini de sağlayacaktır” dedi. ILO’nun bu anlamda önemli bir rol üstlendiğine de vurgu yapan Kiresepi, “ILO’nun, bu sahalarda temel işlevini sürdürerek, bünyesindeki işçi, işveren ve hükümet kesimlerine krizi yönetme ve krizden sürdürülebilir bir şekilde çıkabilme sürecinde destek vermelidir.” şeklinde konuştu.

“Kamunun müdahalelerine de acil ihtiyaç var”

Krizden çıkış konusunda tüm tarafların işbirliğine ihtiyaç olduğunu vurgulayan Kiresepi, şunları söyledi: “Şirketlerin krizi tek başlarına atlatması mümkün değildir, kamu sektörü ile özel sektör arasında kararlı bir işbirliği şimdi her zamankinden daha önemlidir.  Ayrıca,  hızlı bir iyileşme süreci için yeni ve inovatif yaklaşımlara yönelik kamunun müdahalelerine de acil ihtiyaç vardır. Bunun yanında, etkili sosyal diyaloğu da kararlılıkla güçlendirmek gerekli. Sosyal diyalog, güvenli ve başarılı çalışma yaşamına dönüş için üzerinde anlaşılmış ve etkin stratejilerin oluşturulması için kilit faktördür. İşveren ve işçi teşkilatlarıda bu amaçla yönlendirme sağlama ve zamanında, güvenilir bilgi akışı oluşturma konularında önemli bir role sahiptir.” Kiresepi, özellikle yaşanan pandemi kapsamında sosyal korumaya yönelik yeni bir anlayış geliştirilmesi gerektiğinin de altını çizdi. Konuyla ilgili olarak “Yaşanan acil durum bağlamında yaşama güvenli bir dönüşten bahsederken, çabalarımızı sosyal koruma sistemlerinin geliştirilmesi ve çalışma yaşamında yeterli, sürdürülebilir ve ortamlarla uyumlanabilir bir hale getirilmesi yönünde, yoğunlaştırma ihtiyacı da çok daha belirgin olarak karşımıza çıkıyor. Ancak, ulusal Sosyal Koruma Sistemlerinin oluşma sürecinin, kayıt dışı ekonomi dahilideki oldukça fazla sayıda çalışanın müşkül durumuna yönelik politikalarla da el ele ilerlemesine ihtiyaç vardır.  Covid-19 krizi, kayıt dışı ekonomi dahilindeki çalışanlar üzerinde bütün dünyada, özellikle de işgücünün yüzde 70’ini temsil ettikleri gelişmekte olan ülkelerde, etkilerini daha da artırmaktadır. Pandemi süreci, kayıt dışı ekonominin çok zayıf yanlarını açıkça ortaya koymuştur. Kayıt dışı ekonomi dahilindeki çalışanların hassasiyetinin ve risklere maruz kalma oranının azaltılması sadece kayıtlı ekonomiye geçişi kolaylaştıran sağlam ve etkili politikalar ile mümkün olabilir” şeklinde görüş bildirdi.