FARKINDALIKHASTA DERNEKLERİHEMŞİRELİKİLAÇ ENDÜSTRİSİSAĞLIKSTKTOPLUM SAĞLIĞI

Tip-2 diyabet hastaları tam normalleşmeye hazır mı?

Tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 pandemisinde, diyabet hemşireliğinin hastalar için çok daha hayati bir konuma ulaştığına dikkat çeken Boehringer Ingelheim Türkiye Metabolizma İş Birimi Direktörü Arif Ok; “Her ne kadar pandemi dönemiyle birlikte zor günlerden geçsek de, diyabet hala toplumun önemli bir bölümünü etkileyen ciddi bir hastalık. Bu nedenle Boehringer Ingelheim olarak hastalığının farkındalığını artırmak adına sürdürülebilir projeler yürütmeye ve ülkemizdeki tüm tip 2 diyabet hastalarına geleceğin tedavilerini sunmak için Ar-Ge odaklı çalışmaya devam ediyoruz. Büyük bir eforla mücadele ettiğimiz bu hastalığın tedavisinde; 1,5 yıllık süreçte mevcut diyabetli bireylerin kontrollerinin bozulduğunun, yeni tanı alan hastalarda görülecek artış ile diyabet hemşireliğine olan gereksinimin artacağının ve diyabet hemşireliğinin tedavideki öneminin farkındayız” dedi.
Türkiye’de diyabet hastalığının görülme oranı son 10 yılda yüzde 100 artış gösterdi. Tip 2 diyabet ise tüm diyabet vakalarının yaklaşık yüzde 90’ını oluşturuyor.Kronik bir hastalık olan tip 2 diyabet yaşam boyu sürekli takip ve tedavi isteyen kronik bir hastalık.2 Pandemi nedeniyle evde kalan ve kontrollerini aksatan Tip 2 diyabet hastalarının tam normalleşmeyle birlikte rutin kontrollerine dönmesi ise, sürdürülebilir tedavi için hayati önem taşıyor.  

Tip 2 diyabet, düzenli olarak kontrol edilmediğinde ve tedavi süreci aksatıldığında göz, böbrek, sinir hasarı, diyabetik ayak yarası, kalp hastalığı, periferik damar hastalığı, inme gibi sağlık sorunlarına neden olabilen kronik ve önemli bir hastalık.3 Diyabet hastalığının tedavi sürecinde en önemli etkenin hastalıkla ilgili eğitim olduğunu belirten Diyabet Hemşireliği Derneği Başkanı ve Hasan Kalyoncu Üniversitesi SBF Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nermin Olgun; “Diyabet hemşireleri, hasta farkındalığı ve hastaların bilinçlenmesi kapsamında önemli rol üstleniyor. İçinde bulunduğumuz COVID-19 sürecinde, diyabet hastalarının rutin kontrollerinin bozulması ve yeni tanı alan diyabetlilerin artışıyla birlikte diyabet hemşirelerine duyulan ihtiyaç artacak” şeklinde konuştu.

COVID-19 pandemisi diyabet hastalığı farkındalığının önüne geçti

COVID-19 pandemisi sürecinin, diyabet hastalığı farkındalığının önüne geçtiğini söyleyen Olgun, “COVID-19 öncesinde düzenli aralarla kontrollere gelen diyabetli bireyler bile hem COVID-19 bulaşma riski hem de gittiklerinde diyabet hemşirelerinin COVID-19 alanlarına çekilmeleri nedeniyle uzun bir süre kontrollerini dolayısıyla diyabet eğitimlerini de aksattılar. ‘Diyabet Okulları’ kapsamında yürütülen grup eğitimleri aynı zamanda diyabetliler için bir sosyalleşme olanağı da yaratıyordu. Bu nedenle diyabet hastalarının bir an önce uygun şartlar sağlanarak tekrar diyabet hemşireleriyle ve grup eğitimleriyle bir araya gelmesi sürdürülebilir tedavi açısından çok önemli. Yaklaşık 1,5 yıllık süreçte mevcut diyabetli bireylerin kontrollerinin bozulduğu ve yeni tanı alan diyabetlilerin artışı ile diyabet hemşirelerinin iş yükleri artacak” ifadelerini kullandı.

Tam normalleşme süreci ile diyabet hastaları hayatlarına nasıl devam etmeli?

Diyabetli bireylerin sağlıklı yaşam tarzını sürdürmesi ve bu konuda hatalı davranışları varsa bunların düzeltmesinin son derece önemli olduğunun altını çizen Olgun, tam normalleşme süreci ile ilgili; “Diyabetli bireylerin yaşamlarını uzun yıllar komplikasyonsuz sürdürebilmeleri için açlık-tokluk kan şekeri ölçümleri, kilo kontrolü, tansiyon ölçümü gibi evde kendi kendine yapacağı kontrollerin yanı sıra; sağlık profesyonelleri tarafından yapılacak HbA1c, lipidler, idrar tetkikleri, kalp, göz gibi kontrollerin de aksatılmaması son derece önemli. Bu nedenle tam normalleşmeyle birlikte, kapanma döneminde aksatılan bu kontrollerin yeniden rutin olarak başlatılması gerekiyor. Hastaların ilaç kullanımı, beslenme, egzersiz gibi tedavi yönetimlerini sürdürmeleri; bununla birlikte cilt bakımı, ayak bakımı, diş bakımı gibi konulardaki hassasiyetlerini geri kazanmaları yaşam kaliteleri için çok kıymetli” dedi.

Kaliteli bir yaşam için rutin diyabet kontrolleri ve tedavi devamlılığı hayati önem taşıyor

Diyabetin hayat boyu süren kronik bir hastalık olduğuna ve diyabet hastalarının rutin olarak dikkat etmesi gereken konular olduğuna dikkat çeken Olgun; “Diyabetli bireyler hekimleri tarafından önerilen ilaçlarını, hekim başka bir ilaçla değiştirene kadar, önerilen şekilde hayat boyu kullanmalılar. Aynı zamanda birey tip 2 diyabet hastası ise, 6 ayda bir hekim tarafından kontrollerinin yapılması, eksik olan bilgilerinin diyabet hemşiresi tarafından tamamlanması tedavi devamlılığında hayati önem taşıyor” uyarısında bulundu.

Diyabet, farklı disiplinleri kapsayan multidisipliner bir tedavi gerektiriyor

Hastaların hastalıkları ile ilgili en önemli bilgi kaynağının diyabet tedavilerinin yapıldığı merkezler olduğuna dikkat çeken Olgun; “Diyabet hastalığı; hekim, diyabet hemşiresi, beslenme ve egzersiz programını bireysel olarak planlayan diyetisyen, fizyoterapist gibi birçok farklı uzmanı kapsayan multidisipliner bir tedavi gerektiriyor. Bu disiplinlerin tümü tedavinin devamlılığında vazgeçilmezdir. Diyabet tedavisinde diyabetli birey ve aileyi merkeze alan yaklaşım en doğru yaklaşımdır. Hastanın, hastalığı hakkındaki farkındalığı ve tutumu tedavinin devamında önemlidir. Bu nedenle diyabet hemşireleri; sadece bilgi sağlamak, kan şekeri ölçümü, insülin uygulama, ayak bakımı ile ilgili beceri eğitimi vermekle yetinmeyip diyabetli bireyde davranış değişikliği yaratmak için tutum geliştirmelerini de sağlamaktadırlar” dedi.

Pandemi ile birlikte sürdürülebilir diyabet tedavisinde diyabet hemşireliğinin öneminin artığının farkındayız

Tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 pandemisinde, diyabet hemşireliğinin hastalar için çok daha hayati bir konuma ulaştığına dikkat çeken Boehringer Ingelheim Türkiye Metabolizma İş Birimi Direktörü Arif Ok; “Her ne kadar pandemi dönemiyle birlikte zor günlerden geçsek de, diyabet hala toplumun önemli bir bölümünü etkileyen ciddi bir hastalık. Bu nedenle Boehringer Ingelheim olarak hastalığının farkındalığını artırmak adına sürdürülebilir projeler yürütmeye ve ülkemizdeki tüm tip 2 diyabet hastalarına geleceğin tedavilerini sunmak için Ar-Ge odaklı çalışmaya devam ediyoruz. Büyük bir eforla mücadele ettiğimiz bu hastalığın tedavisinde; 1,5 yıllık süreçte mevcut diyabetli bireylerin kontrollerinin bozulduğunun, yeni tanı alan hastalarda görülecek artış ile diyabet hemşireliğine olan gereksinimin artacağının ve diyabet hemşireliğinin tedavideki öneminin farkındayız” dedi.

Ok, diyabet hastalığının tedavi sürecinde en önemli rolün eğitim olduğunu aktararak, “Diyabet tedavisinde hastaların doğru eğitim alması hayati önem taşıyor. Bu nedenle ülkemizde diyabet hemşireliğin öneminin her geçen gün daha da artacağına inanıyoruz. Diyabet hemşireleri diyabetle mücadelenin isimsiz kahramanları ve onların azmi sayesinde diyabete karşı daha fazlasını birlikte başaracağız” açıklamasında bulundu.


Kaynaklar:

1https://www.turkdiab.org/diyabeti-ogrenelim.asp 

2https://hsgm.saglik.gov.tr/tr/beslenmehareket-haberler/sa%C4%9Fl%C4%B1%C4%9Fa-bak%C4%B1%C5%9F-diyabet.html

3https://sagligim.gov.tr/tip-2-diyabete-bagli-saglik-sorunlari.html

Yorum yaz