BİR KONU BİR KONUKİŞ DÜNYASIKİŞİSEL GELİŞİMMESLEKİ GELİŞİMPAZAR SOHBETLERİ

Bir AZİM hikayesi!..

Bazı insanlar vardır, ortama girdiklerini hissedersiniz; güzel, pozitif, insanın içini ısıtan bir enerji yaydıklarını görürsünüz. Sonra çekim kuvvetine dayanamayıp etki alanına girersiniz ve iletişime baslarsınız. Diyalog derinleştikçe ortak değerlerinizin kılavuzluğuyla sizde de var olan ancak daha önce hiç temas etmediğiniz veya etmeye cesaret edemediğiniz değerlerinizi tetikler ve harekete geçmenize hem liderlik hem de eşlik eder. O diyalogdaki samimiyeti, güveni ve desteği hissedersiniz. Konuğum Hülya Kurt; Cenevre’den: Noble Manhattan Coaching İsviçre Genel Müdürü. Kendisiyle tadına doyamadığım sohbetimi yapmamın sebebi, yukarıda paylaştığım profilden çok daha fazlası olmasından öte, özellikle bir değerinin diğer tüm değerlerine liderlik etmesi, hayat amacını belirlemek ve tutkularını yaşamak için bilinçli olarak desteklemesi.
Azmin etrafı çelikten örme duvar olsa ne yazar!..

Berrin Demirezer ile Pazar sohbetleri…

Sizin de benim gibi deneyimleriniz vardır mutlaka…
Bazı insanlar vardır, ortama girdiklerini hissedersiniz; güzel, pozitif, insanın içini ısıtan bir enerji yaydıklarını görürsünüz. Sonra çekim kuvvetine dayanamayıp etki alanına girersiniz ve iletişime baslarsınız. Diyalog derinleştikçe ortak değerlerinizin kılavuzluğuyla sizde de var olan ancak daha önce hiç temas etmediğiniz veya etmeye cesaret edemediğiniz değerlerinizi tetikler ve harekete geçmenize hem liderlik hem de eşlik eder. O diyalogdaki samimiyeti, güveni ve desteği hissedersiniz. Bu okuyacağınız röportaj; başından sonuna, yaşanmış, tam bir AZİM hikayesi…

Konuğum Hülya Kurt; Cenevre’den: Noble Manhattan Coaching İsviçre Genel Müdürü.
Kendisiyle tadına doyamadığım sohbetimi yapmamın sebebi, yukarıda paylaştığım profilden çok daha fazlası olmasından öte, özellikle bir değerinin diğer tüm değerlerine liderlik etmesi, hayat amacını belirlemek ve tutkularını yaşamak için bilinçli olarak desteklemesi.

Hülya Kurt’un hayatı bir başarı öyküsü (küçük bir ipucu).

Sohbetimize başlıyoruz, okuduğunuzda sizler Hülya Kurt’un sahiplendiği ve hayatında yaşattığı hangi değeri duyacaksınız? Çok merak ediyorum…

Berrin DEMİREZER
Profesyonel Koç CPCC

 


 

Berrin: Hülya Kurt kimdir?
Hülya:
İstanbul doğumluyum. Almanya Bremen’de büyüdüm ve eğitimimi aldım. Ablayım, dört yaş küçük erkek kardeşim var. Lise eğitimimi tamamladım ve ailemle birlikte Türkiye’ye; İstanbul’a döndük.

(Ama ne dönmek? Diye sorgular gibi öyle bir iç çekiş geldi ki…)

Evet… Hikaye başlıyor sanırım…

Hayatındaki bütün dengelerin değiştiği, çoğu şeye en baştan, bazılarına da kaldığın yerin yakınından ama asla bulunduğun noktadan olmayarak yeniden başladığın bir süreç gibi görüyorum gözlerinden… 

Dengelerin değişmesi tanımı burada oldukça sade kalır. 18 yaşındaydım ve o yaşıma kadar olan tüm yaşama dair düzenim, alışkanlıklarım, aklına gelebilecek her şey değişmişti. Artı eğitimime devam etmek için başvurduğumda lise son sınıfı tekrar etmem gerektiğini öğrenmiştim, Almanya eğitimimi Türkiye denklik olarak kabul etmedi. Stresli bir dönem geçirdim.

Şimdi o lise son sınıfa dönüp baktığında ne görüyorsun? Kültür farklılığının hissettirdiği bir şoktu ve lise son sınıfı Türkiye’ de okumam beni zorlasa da okul şartlarında hem Türkçe’mi geliştirmem hem sosyalleşmem hem de kültür uyumum anlamında sakinleştirdi, diyebilirim.

Lise bitti, peki sırada ne var? Eğitime devam mı yoksa çalışma hayatı mı? Üniversite eğitimi almak konusunda net bir kararım yoktu, o dönemde üniversite giriş sınavları iki aşamalıydı, sınavlara girecektim ama sınavlara kadar olan süreçte çalışmak istedim. Liseden sonra daktilo kursuna gittim ve iş aramaya başladım. Görüştüğüm yerlerden hep red cevabı alıyordum, çünkü tecrübem yoktu.

Peki nasıl buldun? Epey yorucu bir süreç sonrasında, 1986 yılında bir patent ve marka ajansında sekreter olarak işe başladım. Küçük bir aile şirketi beni kabul etmişti, çünkü benim için doğal olan bir özelliğim onlar için avantaj olmuştu; Almanca ve İngilizce’yi ana dilim olarak kullanıyordum, bu onlar için kaçırılmayacak bir fırsattı.

İşte neler yapıyordun? Oradaki Hülya’yı anlatır mısın bize? İşime devam ederken tek odağım görevimi yapmanın ötesinde yapılan işe dair bilgi ve becerimi artırmaktı. Sürekli sorular sorar; diğer işlerin ne olduğunu, nasıl yapıldığını anlamaya çalışırdım.

(Buradaki heyecanını görmelisiniz, sanki karşımda 19 yaşında bir Hülya var ve o iş yerinde çalışıyor; o anı yaşıyor şu an… Gözler hem ışıl ışıl, hem de meraklı; hem soru soruyor eller kollar havada, hem karşısındaki dinliyor can kulağıyla… Müthiş!..)

Burada henüz üç ay olmuştu ki ikinci boğaz köprüsü şantiyesinde işe başladım. Artık tecrübeli de sayılırdım.

(Hafif kendisiyle alay eden, bir yandan da tecrübesiyle gurur da duyan, tatlı bir tebessümü var yüzünde…)

Dil biliyor olman ve merakla beslediğin çalışkanlığın bu işe girmene vesile oldu sanırım. Evet, tam da böyle. Buradaki şartlar biraz ağırdı. Şantiye Kavacık’ta ancak o zamanın Kavacık’ı yaşam merkezine çok uzak; dağlık, bomboş bir alan. Sabah 07:00 işbaşı ve akşam kaçta biterse… Artı, Cumartesi günleri de çalışıyoruz. Benim keyfim yerinde. Çalışıyorum, öğreniyorum ve para kazanıyorum. Sağolsun Necla ablam vardı; ofis ve yönetim adına çok şey öğretti bana.

Üniversite sınavı n’oldu? O konuyu geçmemiş miydik?

(Kahkahalarımız mekan dışından duyuluyordur herhalde!)

Nasıl atlarım? Hayatında verdiğin çok önemli bir karar ve nedeniyle birlikte paylaşmanı çok isterim. Üniversite sınavının ilkini geçmiştim. Bu sınavlarda pazar günleri sabahtan yapılıyordu. Cumartesi günü işimde çalışırken, ertesi gün yani pazar sabahı, Almanya’dan bir grubun köprü şantiyesine geleceği bildirildi. Bu pazar, ikinci sınavın yapılacağı gündü.

İzin alabilirdin, sabahtan öğlene kadar yarım gün işini başka birine devredebilirdin veya başka bir yol… Peki sen ne yaptın? Sabah evimin kapısından çıkana kadar düşündüm; her an, her saniye. O ana kadar dışarıya sorduğum soruları şimdi kendime soruyordum. Ne yapmalıyım? Cevabımı da verdim; işimi ve iş hayatını, çalışmayı, üretmeyi, kazanmayı seviyorum ve işime gitmek istiyorum dedim; işe gittim…

Ve üniversite eğitimi sayfasını kapattın. Genç yaşta bilinçli olarak ne yapmak istediğine, nasıl bir hayat istediğine karar vermek ve bu yolda ilerlemeye kararlı olmak. Gerçekten çok etkileyici. Evet, “Kararlı olmak” benim değerlerimden biri. Gözlemlemek, her şeyi merak etmek, kendime artı ne katabilirimin peşine düşmek, karar vermek, kararlı olmak ve bu yolda devam etmek.

Bir sene sonra turizm şirketine girdim, özellikle Alman misafirlerle ilgileniyordum. Sonra büyük serüven başladı; Reuters… Uluslararası en büyük haber ajansı. Yıl 1989 ve satış sekreteriyim. İş hayatına başlamamdan yaklaşık dört yıl sonunda Reuters’taydım ve bu benim için gurur vericiydi.

(Reuters’tan bahsederken gözlerinin önünden geçen film karelerini görebiliyorum, dile kolay tam 32 yıl!)

REUTERS ne demek senin için? Hem yaş almak anlamında hem de bütünsel anlamda büyüdüğüm, yaşadığım, yaşattığım, hayatımın kilometre taşı, ikinci evim, ikinci ailem ve daha birçok değer.

Merakın ve çalışkanlığın seni Reuters’a getirdi, peki Reuters’ta kalmanda etkili olan şey neydi sence? AZMİM!..

Ohh… Sonunda söyledin, sohbetimize başladığımızdan beri kulaklarımda o kadar yüksek sesle duyuyorum ki ağzımdan kaçırmayayım diye elimle ağzımı kapatıyordum artık. 😊 AZİM…

Angela Duckwort’un orjinali Grit, Türkçe’si azim; sabır, tutku ve kararlılığın gücü kitabını canlı okuyor gibi hissediyorum seni dinlerken. AZİM…

Amerikalı yazar azim kavramını açıklarken çok çok kısaca; “Kendinize amaç belirleyin (purpose), bu amaca yönelik zihinsel yaklaşımınızı düzenleyin (mindset), her gün gelişmeyi ve ilerlemeyi hedefleyin (dailiy action) ve tüm bunları yaparken merakla, içtenlikle, severek ve uygulayarak  yapın (fascination)” der.

Bazı insanlar vardır, ortama girdiklerini hissedersiniz; güzel, pozitif, insanın içini ısıtan bir enerji yaydıklarını görürsünüz. Sonra çekim kuvvetine dayanamayıp etki alanına girersiniz ve iletişime baslarsınız. Diyalog derinleştikçe ortak değerlerinizin kılavuzluğuyla sizde de var olan ancak daha önce hiç temas etmediğiniz veya etmeye cesaret edemediğiniz değerlerinizi tetikler ve harekete geçmenize hem liderlik hem de eşlik eder. O diyalogdaki samimiyeti, güveni ve desteği hissedersiniz. Konuğum Hülya Kurt; Cenevre’den: Noble Manhattan Coaching İsviçre Genel Müdürü. Kendisiyle tadına doyamadığım sohbetimi yapmamın sebebi, yukarıda paylaştığım profilden çok daha fazlası olmasından öte, özellikle bir değerinin diğer tüm değerlerine liderlik etmesi, hayat amacını belirlemek ve tutkularını yaşamak için bilinçli olarak desteklemesi.
Hülya Kurt

Sen gördüğüm en “AZİM DOLU” insanlardan birisin… Daha önce hiç böyle sesli söylememiştim. Söylemek ve duymak çok bana da çok güzel geldi. Reuters’ta bu kadar zaman nasıl çalıştım sorusuna dönersem; Reuters’ta ilk dönemler sadece öğrenci, yönetici olduktan sonra öğretirken öğrenen öğrenci oldum; nihayetinde hep bir öğrenme sürecindeydim yani. Öğrenme merakım beni önce müşteri ilişkileri yöneticiliğine taşıdı, sonra takım müdürlüğü, proje yöneticiliği gibi farklı pozisyonlarda sorumluklar almama imkan verdi. İki ay Güney Afrika’da görev almamın ardından 2005 yılında İsviçre – Cenevre Reuters’a terfi ettim. 2020 Şubat ayına kadar eğitimler, projeler, farklı alanlara ait diplomalar, organizasyonlar derken dolu dolu 32 yılı tamamladım. İçsel olarak çok büyüdüğümü hissederek yaşadım ve işim vesilesiyle çok insana pozitif anlamda temas ettiğimi de gururla söyleyebilirim.

Bundan eminim. Ne mutlu seninle iletişimde olmuş o insanlara…

Ve şimdi Noble Manhattan Coaching (NMC) zamanı. NMC’yi bize biraz anlatır mısın? Hülya ve NMC’nin yolları nasıl kesişti? Reuters da çalışırken koçluk eğitimlerini ve çalışmalarını takip ediyordum tabi. Şirket içerisindeki eğitimlerde de ara ara kullanmıştım. O dönemlerde koçluk eğitimleri alayım ve koçluk alanında çalışayım şeklinde düşünmemiştim. Yakın bir arkadaşım NMC’ den koçluk diploması almıştı. Bu oldukça kapsamlı ve yoğun bir programı olan, yazılı, sözlü ve tez aşamaları geçilerek verilen bir diploma, aynı zamanda uluslararası geçerliliğe sahip. Üniversite gibi yani.

Zamanında bilinçli olarak seçmediğin üniversite eğitimini 32 yıl sonra mı almaya karar verdin?

(Derin bir sessizlik var, gözleri buğulu ve sanki hiç bu pencereden bakmadım der gibi bakıyor Hülya bana…Hayat böyle bir şey, istenilen-azmedilen her şey olur, evrenin zamanıyla bizim zamanımızın aynı hizada olmasıyla ilişkilidir…)

Programı inceledim, tanıtım toplantılarına katıldım ve gerçekten büyülendim. Ben bu diplomayı almalı ve bu işi yapmalıyım dedim.

Sana bu cümleyi kurdurtan neydi? Ne etkiledi seni? Koçluk seanslarında beni, yargısız, en sade ve yalın halimle dinleyen, orada bir aradayken tüm desteğini verip aynı zamanda görünmez olmayı başaran, sorduğu sorularla daha önce hiç karşılaşmadığım, unuttuğum veya ötelediğim benlerle beni buluşturan bir “Koç”u görmek ve seanslar sonrasında hayatımdaki dönüşümleri yaşamak gerçekten büyüleyiciydi.

Koçluk almak ve Koçluk vermek bireyin hayatını en yüksek bilinçle yaşamaya evrilme niyeti diyebilir miyiz? Ne dersin? İşte tam da böyle… Açık, net, varsaymadan, ertelemeden, yaşamın hakkını vererek yaşamak demek…

Ya sonra? NMC programlarına katılıp diploma almaya karar verdim.

Bu kadar mı? Burada da bir bomba patlatmışsındır sen, heyecanla bekliyorum, ne yaptın acaba? Normal şartlarda en kısa 12 ayda tamamlanabilecek programı 8 ayda tamamladım ve diplomamı aldım. Sonra hızımı alamayıp NMC İsviçre-Cenevre yöneticiliğini aldım. Ekibimi kurdum ve neredeyse hepsi şu an gönüllü olarak çalışan, işlerinde uzman kişiler. Tüm pandemi süresince sayısız çevrimiçi toplantılar ve çalışma grupları yaptık. Çok keyifli ve hızla büyüyen bir sistem kurduk.

(Gözlerindeki sevinci, sesindeki coşkuyu, etrafa yaydığı enerjiyi görmelisiniz. Bunları anlatırken ki mutluluğu şu an karşımda yaşıyor ve bana da o keyfi yaşatıyor, müthiş!..)

Hülya hayalin nedir? NMC İsviçre – Cenevre’yi bir numaralı “Koçluk Okulu” yapmak ve “Koçluk” ile bütünleştirmek istiyorum. Koçluk denilince NMC İsviçre denilmesini istiyorum. Bu süreç içerisinde kendi koçluk yolculuğumda daha da derinleşmek ve hem eğitimlerime hem de eğitimci rolüme yoğunlaşmak, “Master Coach” olmak istiyorum. Bu unvan olarak değil bilinç olarak gelmek istediğim bir seviye.

Tüm çalışma hayatın boyunca giydiğin öğrenci veya öğreten kıyafetinin sanki sadece rengini/ modelini değiştirmişsin ve devam ediyormuşsun gibi duyuyorum.

Öğrenmek, keşfetmek hatta kendini keşfetmek ne kadar büyülü değil mi?..

Sohbetimizin sonuna geldik. Eklemek istediğin bir şey var mı? Çok keyifli bir sohbetti. Koç şapkamla kapanışı yapmak istiyorum. Hayat gerçekten yaşamaya değer. Niyet etmek, çalışmak ve azimli olmak hayallerimize ulaşmamızı sağlayan başlıklar. Yalnız yapmak zorunda da değilsiniz; biz koçlar sizlerle çalışmaya, sizleri dinlemeye ve hayat yolculuğunuzda tarafsız ve yargısız olarak sizlere eşlik etmeye hazırız.

Yorum yaz