FİKİR LİDERLERİ DERGİSİİLAÇ ENDÜSTRİSİÖNE ÇIKAN HABERLER

Janssen Türkiye, yerel odağı olan küresel bir organizasyon olarak daha iyisi için çalışıyor!

Fikir Liderleri Dergisi Eylül sayısı yayımlandı ve dağıtımı sürüyor. Eylül sayısının sektörel ana dosya konularından “Ruhsatlandırma, pazara erişim ve kamu ilişkileri” okurundan büyük ilgi görüyor. Sektörel bir dergi olduğu için uyum kuralları gereği sadece ilaç endüstrisi yöneticisi ve hekimlere ulaşan Fikir Liderleri Dergisi’nin bilimsel konularının dışındaki sektörel konularını çok sayıda okuyucu merak ediyor. Bu nedenle, Janssen Türkiye Kurumsal İlişkiler Direktörü Başak Yılmaz ile gerçekleştirilen röportajı sitemize taşıdık.
“Sağlık sektöründe güçlü bir ekosistemi tesis etmek ve ülkemizdeki hastalara yenilikçi tedavilerimizi ulaştırmak için global çapta birçok iyi uygulama örneğini takip ediyor, bu uygulamaların ve bilgi birikiminin ülkemize transferi konusunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İIerleyen dönemde kamu ve endüstri iş birliklerinin Türkiye’de artarak devam edeceğine inancımız tam… Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’muzun Dünya Sağlık Örgütü tarafından listelenmiş otorite olma yolundaki çabalarını ve küresel alanda referans alınan bir ilaç otoritesi olma vizyonunu destekliyoruz ve gururla takip ediyoruz.

Fikir Liderleri Dergisi Eylül sayısı yayımlandı ve dağıtımı sürüyor. Eylül sayısının sektörel ana dosya konularından “Ruhsatlandırma, pazara erişim ve kamu ilişkileri” okurundan büyük ilgi görüyor. Sektörel bir dergi olduğu için uyum kuralları gereği sadece ilaç endüstrisi yöneticisi ve hekimlere ulaşan Fikir Liderleri Dergisi’nin bilimsel konularının dışındaki sektörel konularını çok sayıda okuyucu merak ediyor. Bu nedenle, Janssen Türkiye Kurumsal İlişkiler Direktörü Başak Yılmaz ile gerçekleştirilen röportajı sitemize taşıdık.

F. L: Sizi tanıyabilir miyiz? Profesyonel kariyerinizden ve mesleki ilgi alanlarınızdan bahseder misiniz?
B. Yılmaz: Yıldız Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü’nden mezun olduktan sonra 20 yılı aşkın bir süre ilaç sektöründe farklı görevlerde yer aldım. 2001-2015 yılları arasında ruhsatlandırma ve pazara erişim alanında çeşitli rollerdeki sorumluluğumun ardından 2016 yılında Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği’ne (AIFD) Sağlık Politikaları Direktörü olarak katıldım. 2017 yılında AIFD Genel Sekreter Yardımcısı olarak görev yaptım. Şubat 2021 itibarıyla ise Janssen Türkiye Kurumsal İlişkiler Direktörü olarak kurumsal ilişkiler, ruhsatlandırma ve pazara erişim departmanının iş süreçlerinden sorumlu olarak çalışıyorum ve liderlik ekibinin üyesiyim.

Direktörlüğünüzün amacını, organizasyon yapısını ve faaliyet alanlarını anlatır mısınız? Organizasyonun tümüne baktığımızda direktörlüğünüz için nasıl bir hareket alanı söz konusu? Johnson & Johnson çatısı altında fiziksel olarak varlık gösterdiğimiz 60 ülkede tüketici sağlığı, ilaç grubu Janssen, medikal cihazlar ve göz sağlığı alanlarında faaliyet gösteriyoruz. Janssen olarak 23 yıldır Türkiye’de kardiyovasküler ve metabolik hastalıklar, immünoloji, bulaşıcı hastalıklar ve aşıları, nörobilim, onkoloji ve hematoloji ve pulmoner hipertansiyon tedavi alanlarında faaliyet gösteriyoruz. Türkiye’deki kuruluşumuz globalde sunduğumuz yenilikçi tedavileri Türkiye’deki hastalarla buluşturma ve onların yaşamlarını iyileştirme hedefimize dayanıyor. Yerel odağı olan küresel bir organizasyon olarak ülkemizde sürdürülebilir yeniliği desteklemek istiyoruz. Bunu yaparken de ülkemizin ihtiyacını anlamaya, buna yanıt vermeye ve ‘daha iyisi için’ en etkili çözümler geliştirmeye çalışıyoruz.

İlaçlarımızın yarattığı değer, hastaların yaşamlarını iyileştirmek ve sağlıklarını gelecek için dönüştürmekle doğru orantılı. Bu nedenle kurduğumuz aktif iş birliklerinin de sayesinde, ilaçlarımızı hastalar ve sağlık sistemleri için erişilebilir hale getirmeye katkı veriyoruz. Bu kapsamda Janssen Kurumsal İlişkiler Departmanı olarak Pazara Erişim, Ruhsatlandırma ve Kamu İlişkileri’nden oluşan ekiplerimizle oldukça dinamik bir yapıda çalışıyoruz. Değer takımları olarak konumlandırdığımız ürün takımlarının süreçlerinde de var olarak, yenilikçi tedavilerimizin Türkiye’ye gelişinden başlayarak ruhsatlandırma, fiyatlandırma ve erişim stratejilerinin hazırlığını yapıyoruz.

Direktörlüğünüzün Janssen’de ulusal ve global fonksiyonları neler? Pozisyonunuz size hangi sorumlulukları yüklüyor? Johnson & Johnson’da, insanlık için sağlığın geleceğine yön verme amacımız, dünyanın en nitelikli iş gücünü yaratmayı da gerektiriyor. Bu bakış açısıyla tüm çalışma arkadaşlarımızın alanlarındaki deneyimlerini, bilgi birikimini, işine bağlılığını ve tutkusunu çok önemsiyoruz. Direktörlüğümüz bünyesinde tüm paydaşlarımızla iş birliği içinde, ürün ve hizmetlerimizin yaşam döngüsü boyunca tutarlı bir erişim stratejisine sahip olmasından ve en erken sürede ilaca erişimi sağlamaktan sorumluyuz. Bu sorumluluk aynı zamanda organizasyonumuz içindeki ilgili ekiplere de ihtiyaçları doğrultusunda rehberlik etmemizi gerektiriyor. Sürdürülebilir ve güvene dayalı iletişim için şirket içinde itici ve motive edici bir rol üstleniyoruz.

Janssen olarak, sonuçlara dayalı bir çalışma prensibine sahibiz. Bu nedenle “Değer Temelli Sağlık Hizmetleri”nin ilkelerini benimsiyoruz. Ekiplerimize de bu ilkeye dayanan değer önerileri üzerinde nasıl çalışacakları konusunda ilham vererek gelecekteki hedeflerimize katkıda bulunmalarına destek oluyoruz.

Sağlık ekonomisi, pazar erişimi ve geri ödeme gibi konulara odaklanarak gelecekteki sağlık sistemimize faydası dokunacak mevzuata, stratejik iş birliklerine ve politikalara katkı vermek ve bilgi birikimimizi aktarmak üzere çalışıyoruz.

İlaçların pazar erişim süreçleri açısından ülkemizdeki durumu dünya ile nasıl kıyaslarsınız? Kamu ilişkileri açısından neler söylersiniz? Pazar erişim ve kamu ilişkileri yönetiminde gelecekle ilgili öngörülerinizle birlikte düşüncelerinizi paylaşır mısınız? Türkiye, şirketimiz için stratejik bir pazar. Türkiye’deki sağlık sistemi bölgesindeki diğer ülkelere göre çok daha gelişmiş durumda. Ülkemizdeki genel sağlık sigortası neredeyse tüm nüfusu kapsamakta ve sunulan hizmetler açısından büyük ölçüde kapsayıcı. 2002 yılından bu yana gerçekleşen yüksek düzeydeki sağlık yatırımları sayesinde, bugün Türkiye güçlü bir sağlık altyapısına sahip öncü ülkelerden biri ve ‘herkes için erişilebilir, kaliteli sağlık hizmeti’ sunmakta.

Bununla birlikte ülkemizdeki yenilikçi tedavilerin ülkemizde bulunabilirliği ve erişim süreleri Avrupa ile kıyaslandığında son yıllarda uzun gecikmeler yaşanmakta. Ülkemizde de karşılanmamış tıbbi ihtiyaçla yenilikçi tedavilere erken erişimi sağlayan politikaların geliştirilmesi ve hayata geçirilmesine ihtiyaç olduğunu söyleyebiliriz.

EFPIA (Avrupa İlaç Endüstrisi Dernekleri Federasyonu) tarafından hazırlanan ve Avrupa İlaç Ajansı (EMA) tarafından onaylanan yenilikçi ilaçların Avrupa ülkelerinde bulunabilirliğini karşılaştıran 2022 raporuna göre, halen daha Avrupa’da piyasaya giren yenilikçi ilaçların ancak üçte birlik bir kısmı Türkiye’de hastaların hizmetine sunulabilmektedir.

İlaç fiyatlarının belirlenmesinde kullanılan sabit avro kuru düzenlemelerindeki belirsizliği azaltan sürdürülebilir bir fiyatlandırma sisteminin getirilmesinin yenilikçi ilaçlara erişim süresini hızlandıracağına ve uluslararası iş ve yatırım ortamını destekleyeceğine inanıyoruz.

Bir hastanın yenilikçi ilaçlarla iyi tedavi edilmesi tüm sağlık sistemi genelinde tasarruf sağlayacaktır. Pandemi bize bir şey öğretti: Sağlık harcamaları bir maliyet değil, geleceğimize yapılan bir yatırım. Dolayısıyla genel olarak, sağlık hizmetlerine yapılan yatırımları bir maliyetin ötesinde, geleceğe yönelik bir yatırım olarak görmek çok önemli. McKinsey’in son analizi, sağlık hizmetlerine yapılan 1 dolarlık yatırımın tüm ekonomi için 2,5 dolarlık getiri yaratacağını gösteriyor. The Economist’in 2021 yılındaki analizi ise, aşılanan bir vatandaşın ekonomiyi 2.900 dolarlık kapanma maliyetlerinden kurtarabileceğini öne sürüyor.

Yenilikçi tedavilere ve sağlığa ülke olarak yapılan yatırımlar hakkında ne düşünüyorsunuz? Türkiye’de yenilikçi ürünlere daha hızlı erişim için sizce neler yapılmalıdır? İnovatif ilaç geliştirme ve üretme konusunda tüm paydaşlara ve otoriteye ne gibi görevler düşüyor? Dünyanın çeşitli ülkelerindeki hastaların yenilikçi ilaca ve tedaviye erişimini bizim ülkemizdeki hastalarımız için de mümkün kılmak için bu konuya birkaç farklı açıdan bakmak gerektiğini düşünüyorum. Bizim için insanların sağlıklı yaşam hayallerine destek olmak, ilacın bulunuşundan itibaren hasta faydasına sunulmasına kadarki süreci kapsayan, geniş çerçevede ele aldığımız bir sorumluluk. Bu sebeple yenilikçi ilaçlara yapılan Ar-Ge yatırımlarının devamlılığını, %61 oranında iyileştirilmiş klinik sonuçlar sağlayan ve hastaların iç görülerini temel alan hasta destek programlarını oldukça önemsiyoruz.

Yenilikçi ilaç ve tedaviye erişime, ilaç tedariğine süreklilik kazandırmak istiyorsak, bunu tek başımıza başaramayız. Sektör kuruluşları, sağlık çalışanları, hekimler, akademisyenler, kamu, hasta dernekleri, start-up’lar, uluslararası sağlık organizasyonlarından oluşan büyük bir ekosistem var ve hepsinin odağındaki en önemli unsur; ‘hasta’. Ülkemizin potansiyeline, köklü sağlık sistemine olan güvenimizle Janssen Türkiye olarak öncelikli hedeflerimizden biri, sektörümüzün sürdürülebilir başarısına katkı sağlamak. Bunun için klinik çalışmalar gibi doğrudan yatırımlar ve sektörle iş birlikleri yoluyla Türkiye’de bir inovasyon ekosisteminin kurulmasına katkıda bulunmak istiyoruz. İlaca erişim konusundaki engellerin ve erişimdeki gecikmelerin temel nedenlerine ilişkin ortak bir anlayış oluşturmak ve somut çözümler geliştirmek, tüm paydaşlarla hep birlikte, daha hızlı gerçekleşecektir.

Janssen’de dünyanın en zorlu hastalıkları için dönüşümsel ilaçlar keşfediyor ve geliştiriyoruz. Yenilikçi ilaçlar, yaşamları kurtarmada ve uzatmada her zaman çok önemli bir rol oynamıştır. Hasta odaklı bir şirket olarak bu farkındalıkla Ar-Ge ve inovasyona en çok yatırım yapan şirketlerin başında geliyoruz. 10 yılda klinik çalışmalara 50 milyon dolar yatırım yapmamız, planlanan çalışmalar da dahil olmak üzere, yürüttüğümüz 48 klinik çalışmayla ülkemizde en çok klinik çalışma yürüten ilk 3 ilaç firması arasında olmamız bu yoldaki kararlığımızı gösteriyor. Ayrıca Innovative Medicines Initiative (Yenilikçi İlaçlar Girişimi) de dahil olmak üzere, sağlık hizmetlerine ilişkin kararlarda gerçek yaşam verilerine erişimi, bu verilerin kalitesini ve kullanılabilirliğini artırmak için çeşitli projelerde paydaşlarımızla bir araya geliyoruz. Sağlık Hizmetlerine Erişime Yönelik Sosyal Sorumluluk İçin İş İlkeleri Kılavuzu’nu imzalayan şirketlerden de biriyiz ve dünyanın her yerindeki hastaların ilaca erişimini iyileştirmek için sektörümüzde aktif bir şekilde çalışıyoruz.

Türkiye’deki mevcut ekosistemin güçlendirilmesi ve yenilikçi ürünlere hızlı ulaşım için ilaç değer zincirinin ilk halkası olan klinik araştırmalardan ülkemizin daha fazla pay almasının, 11. Kalkınma Planı’nda da yer alan ‘bölgesinde lider konumuna gelmesi’ hedefine ulaşabilmesi için çok önemli olacağına inanıyoruz. Klinik araştırmalar; akademisyenlerimizin uluslararası bilimsel ağlara dahil olmasını sağlarken ilaç geliştirme süreci ve yeni tedavi alanlarıyla ilgili en güncel bilgilere, dünyada öncü merkezler ve bilim insanları ile eş zamanlı ulaşmasını da sağlayacaktır. Hepsinden önemlisi, klinik araştırmalar sayesinde ülkemizdeki hastalar yenilikçi ilaç ve tedavilere erken erişim imkanına kavuşabilirler.

Türkiye’deki ilaçta ruhsatlandırma süreçleri hakkında bilgi alabilir miyiz? Gelişmiş ülkelerde son dönemlerde ön plana çıkan ruhsatlandırma trendlerinden bahsedebilir misiniz? İlaç sektörü, temel araştırmalardan Ar-Ge’ye, ruhsatlandırma, üretim ve tanıtımdan fiyatlandırmaya kadar tüm dünyada neredeyse en fazla düzenlemeye tabi sektördür. Sektörümüz hem rekabetçiliği korumak hem de gelişimini desteklemek açısından ruhsat otoritelerinin belirlediği standartlar, aldığı kararlar ve yaptığı denetimlerle varlık gösterir. İnsan sağlığını doğrudan etkileyen ilaçların ruhsatlandırılma süreçleri, toplum sağlığının en yüksek seviyede korunabilmesi için uluslararası gerekliliklere uygun bir şekilde titizlikle yürütülür. Global salgınlar gibi istisnai durumlar haricinde de uzun bir süreç gerektirir.

Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’muzun PICs (Pharmaceutical Inspection Co-operation Scheme) ve ICH (International Council for Harmonisation) üyelikleri de Türkiye’nin küresel rekabetçi olma vizyonunu destekleyen ve ülkemizdeki ilaç endüstrisi için son derece önemli adımlardır.

Bununla birlikte kurumumuzun Dünya Sağlık Örgütü tarafından listelenmiş otorite olma yolundaki çabalarını ve küresel alanda referans alınan bir ilaç otoritesi olma vizyonunu destekliyoruz ve gurur ile takip ediyoruz.

Küreselleşen ilaç pazarı ve bilimdeki hızlı gelişmeler sağlık otoritelerinin ülkelerinde hastaların erişimine sunulan ürünlerin güvenliliği, kalitesi ve etkililiğini değerlendirmede uluslararası iş birliğinin önemini göstermiştir. Bu kapsamda dünyadaki sağlık otoritelerinin, mevcut kaynaklarını ve uzmanlığını en etkin şekilde kullanması, tekrarları önlemek ve kapasitelerini daha çok ihtiyaç duyduğu alanlara odaklanmaları adına farklı ülkelerdeki otoritelerle iş birlikleri geliştirdiğini görüyoruz.

Ruhsatlandırma süreçlerinde güven (reliance) uygulamaları ile sağlık otoritelerinin kendi kaynaklarını daha verimli kullanmaları sonucunda hastaların güvenli, yüksek kalitede etkili ve yenilikçi ilaçlara erişiminin hızlandırılması mümkün olmaktadır. Güven uygulaması halihazırda Avustralya (TGA), Kanada (Health Canada), İsviçre (SwissMedic) ve Birleşik Krallık (MRA) otoritelerinin farklı ülkelerle geliştirdikleri iş birliği modeli ile prosedürlerinde yer almaktadır. Ülkemizde de bu iş birliklerinin geliştirilerek güven uygulamalarının ruhsatlandırma prosedürleri arasında yer alması ve hayata geçirilmesi çok değerli olacaktır.

İlaçta ruhsatlandırma bakımından tüm paydaşlara ve otoriteye ne gibi önerileriniz olur? Sağlık sektöründe güçlü bir ekosistemi tesis etmek ve ülkemizdeki hastalara yenilikçi tedavilerimizi ulaştırmak için global çapta birçok iyi uygulama örneğini takip ediyor, bu uygulamaların ve bilgi birikiminin ülkemize transferi konusunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İlerleyen dönemde kamu ve endüstri iş birliklerinin Türkiye’de artarak devam edeceğine inancımız tam. Tanıklık etmekten gurur ve mutluluk duyduğumuz iş birliği ruhunun, günümüzün sağlık tehditlerine karşı güçlü ve uzun vadede sürdürülebilir sağlık sistemleri oluşturmanın anahtarı olduğuna inanıyoruz.

Janssen olarak mesajımız; iş birliği, şeffaflık ve güven ruhu oluşturma. Bunun için J&J ve Janssen olarak ekonomilerimizi yeniden inşa etmek, sağlık sistemlerimizi geliştirmek, global çapta rekabet gücüne sahip, sürdürülebilir bir ilaç endüstrisi oluşturmak için bilim ve tıp alanındaki uzmanlığımızı paylaşarak sektörümüzdeki paydaşlarla ortak olmaya hazırız. Sağlık sistemleri ve düzenlemelerinin bilimsel ilerlemeye ayak uydurabileceği inovasyon temelli bir ortam tasarlamak için destek ve iş birliğine açığız. Sağlık reformu fırsatlarını değerlendirmek ve sağlık sistemleri ve düzenlemelerinin bilimsel ilerlemeye ayak uydurabileceği inovasyon temelli bir ortam tasarlamak için de iş birliği yapmak istiyoruz.

Sektöre yönelik düzenlemelerde öngörülebilirlik, istikrar ve güvenin aksamaması, Türk ilaç sektörünün sağlıklı gelişimi açısından çok önemlidir. Bu nedenle, doğru bir iş ve yatırım ortamının en önemli unsuru öngörülebilir bir ekosistem ve mevzuat altyapısının olmasıdır. Temel mevzuatta yapılacak güncellemeler sektörün önümüzdeki yıllardaki gelişimini şekillendirecek önemdedir. Türkiye’nin küresel alanda rekabetçi olma iddiasını destekleyen, dünya ile entegre, en üst standartların esas alındığı mevzuat altyapısı en doğru yönlendirici ortamı yaratacaktır.

Yorum yaz