FİKİR LİDERLERİ DERGİSİİLAÇ ENDÜSTRİSİÖNE ÇIKANLAR

Fikir Liderleri Dergisi CEO Penceresinden UCB Türkiye

Fikir Liderleri Dergisi’nin yeni sayısında, “CEO Penceresinden” özel dosyasına konuk olan UCB Türkiye Genel Müdürü Björn Gustafsson ile global perspektiften UCB’nin çalışmalarını konuştuk; sektör ve paydaş mesajlarını aldık. Björn Gustafsson, Zambiya'da gönüllü olarak çalışırkenki duygularından UCB Türkiye'ye geçiş sürecine, UCB Türkiye'nin bugün geçtiği stratejik dönüşümden şirketin önceliklerine, sosyal sorumluluk projelerinden şirketin geleceğine dair pek çok sorumuza samimi cevaplar verdi.   
Fikir Liderleri Dergisi’nin yeni sayısında, “CEO Penceresinden” özel dosyasına konuk olan UCB Türkiye Genel Müdürü Björn Gustafsson ile global perspektiften UCB’nin çalışmalarını konuştuk; sektör ve paydaş mesajlarını aldık. Björn Gustafsson, Zambiya’da gönüllü olarak çalışırkenki duygularından UCB Türkiye’ye geçiş sürecine, UCB Türkiye’nin bugün geçtiği stratejik dönüşümden şirketin önceliklerine, sosyal sorumluluk projelerinden şirketin geleceğine dair pek çok sorumuza samimi cevaplar verdi.   

 

“Geleceğin sağlık sistemi, bilimi insan merkezli yaklaşımla buluşturabilenler tarafından şekillenecek. UCB Türkiye olarak biz de bu yaklaşımı rehber edinmiş durumdayız.”

CEO Penceresinden
UCB Türkiye

Björn Gustafsson
UCB Türkiye Genel Müdürü

 


MART 2025 İTİBARIYLA UCB TÜRKİYE GENEL MÜDÜRÜ OLARAK GÖREVE BAŞLAYAN BJÖRN GUSTAFSSON, SAĞLIK SEKTÖRÜNDE EDİNDİĞİ ULUSLARARASI DENEYİMİNİ TÜRKİYE ORGANİZASYONUNA TAŞIYOR. 90 YILI AŞKIN KÜRESEL TECRÜBEYE SAHİP, BELÇİKA KÖKENLİ BİR BİYOTEKNOLOJİ ŞİRKETİ OLAN UCB; 1990 YILINDAN BU YANA TÜRKİYE’DE FAALİYET GÖSTERİYOR VE NÖROLOJİ, İMMÜNOLOJİ VE NADİR HASTALIKLAR DAHİL OLMAK ÜZERE, CİDDİ HASTALIKLARIN TEDAVİSİ İÇİN YENİLİKÇİ ÇÖZÜMLER GELİŞTİRMEYE ODAKLANIYOR. YENİ DÖNEMDE UCB TÜRKİYE, HASTA YAŞAMINA DEĞER KATMA VİZYONUNU DAHA DA İLERİ TAŞIMAYI HEDEFLİYOR.

 

F. L: UCB Türkiye’nin yeni lideri olarak sizi daha yakından tanıyabilir miyiz?
BJÖRN GUSTAFSSON: İsveç’te mühendislik ve işletme eğitimi aldıktan sonra, ETH Zürih, St. Gallen ve MIT gibi kurumlarda farklı disiplinlerde lisans üstü çalışmalar yürüttüm. İstatistik, yapay zeka ve veri bilimi gibi alanlardaki uzmanlaşma süreci, hem teknik hem stratejik bakış açımı şekillendirdi. Yaklaşık on yıl süren sağlık danışmanlığı kariyerimin ardından, farklı pazarlarda edindiğim liderlik ve yöneticilik deneyimlerimi UCB çatısı altında değerlendirmeye başladım. UCB bünyesinde; strateji direktörlüğü, dijital dönüşüm ve veri temelli stratejik analiz liderliği, öğrenme ve gelişim direktörlüğü ile küresel müşteri etkileşimi mükemmelliği kıdemli direktörlüğü gibi roller üstlendim. Farklı kıtalarda edindiğim bu deneyimler, veriye dayalı karar alma ile insan odaklı değer yaratmayı birlikte düşünmemi sağladı. Şimdi bu çok disiplinli birikimi, Türkiye’de hasta merkezli çözümlere dönüştürmeye odaklanıyorum.

UCB Türkiye’nin yeni lideri olarak vizyonunuzu, liderlik yaklaşımınızı ve bugüne kadarki profesyonel yolculuğunuzu bizimle paylaşır mısınız? Ülkede güçlü bir geçmişe ve misyona sahip UCB Türkiye organizasyonunun liderliğini üstlenmek, benim için büyük bir sorumluluk ve ayrıcalık. Kariyer yolculuğum boyunca sağlık, strateji, veri analitiği ve yetenek gelişimi gibi alanlarda dünyanın farklı bölgelerinde çeşitli görevlerde bulundum. Daha önceki görevimde, Türkiye’nin de içinde yer aldığı UCB Kıtalararası Bölge Strateji Direktörü olarak çalıştım. Bu deneyimler, sağlığın yalnızca bir meslek grubu değil; aynı zamanda derin adanmışlık gerektiren bir alan olduğunu anlamamı sağladı.

Yeni görevimde empati, şeffaflık ve vizyoner bakış açısına dayalı bir liderlik anlayışı benimsiyorum. Sağlık alanında etkili liderliğin, dinlemek, amaca yönelik kararlılıkla hareket etmek ve her zaman hizmet sunduğumuz bireyler olan ağır hastalıklarla yaşayan insanlara ve onların yakın çevresine odaklanmakla mümkün olduğuna inanıyorum. Türkiye’deki yetkin ekibimizle birlikte, hem bugün zorluklarla mücadele eden hastalar hem de gelecek nesiller adına yenilikçi çözümler üretmeye ve geleceğin sağlık hizmetlerini yeniden tanımlamaya kararlıyız.

Sizce, hayatları iyileştirme amacıyla faaliyet gösteren bir organizasyonun liderliğini diğer sektörlerdeki yöneticilik rollerinden ayıran şey nedir? İnsanların yaşamlarına doğrudan dokunan bir alanda liderlik yapmak iş sonuçlarına odaklanmaktan çok daha fazlasını içeriyor. Çünkü sağlık sektöründe alınan her karar, doğrudan insanların hayatlarına dokunur. Bu gerçek, liderlik yaklaşımımızın odağında empatiyi, sorumluluğu ve uzun vadeli bakış açısını barındırmayı zorunlu kılıyor.

Diğer pek çok sektörden farklı olarak, yalnızca süreçleri yönetmiyoruz; aynı zamanda insanların en hassas anlarında onlara destek oluyoruz. Bu da sağlıkta liderliği, insani bir sorumluluk haline getiriyor.

Sağlık sistemleri hızla dönüşüyor. Bilimsel gelişmeler, dijitalleşme, değişen hasta beklentileri ve artan bakım karmaşıklığı, bizden hem çevik hem de vizyoner bir yaklaşım bekliyor. Bu yolculukta başarıyı sadece rakamlarla değil, insanların yaşamlarına kattığımız değerle tanımlıyoruz.

Hasta odaklı bir organizasyon olan UCB’ye geçişinizde sizi ne motive etti? Yaklaşık on yıl önce Zambiya’da gönüllü olarak çalıştım. Zor koşullarda yaşayan çocuklarla bire bir ilgilendiğim bu deneyim, hayatımda gerçek bir dönüm noktası oldu. İnsanların hayatında anlamlı bir fark yaratma isteği, benim için güçlü bir amaç ve kararlılığa dönüştü. Görevim sona erdiğinde, bu misyonu sürdürmek istediğimi biliyordum. Bunun da ancak insanı odağına alan bir organizasyonun parçası olarak mümkün olacağına inandım. UCB’ye katılma kararımın temelinde işte bu inanç yatıyor. UCB, yalnızca geliştirdiği tedavilerle değil; hastaların yaşam deneyimlerine, duygularına ve ihtiyaçlarına gösterdiği özenle fark yaratıyor.

UCB, hasta değerini merkeze alarak; sağlık hizmetlerinin zaman zaman mesafeli ve yalnızca veri odaklı görünebildiği bir dünyada fark yaratıyor. Kariyerim boyunca bilimsel inovasyonun, insan odağıyla birleştiğinde ne kadar güçlü bir etki yarattığına defalarca tanık oldum. UCB’nin bu iki unsuru bir araya getirme konusundaki kararlılığı, beni derinden etkiledi. UCB’ye katılmak bir kariyer yolculuğundan daha fazlasıydı. Bir amaç doğrultusunda liderlik üstlenen ve ağır hastalıklarla mücadele edenlerin hayatlarında anlamlı bir fark yaratmak için her gün çalışan bir kuruluşun parçası olmak, kişisel taahhüdüm haline geldi.

 


ÜLKEDE GÜÇLÜ BİR GEÇMİŞE VE MİSYONA SAHİP UCB TÜRKİYE ORGANİZASYONUNUN LİDERLİĞİNİ ÜSTLENMEK, BENİM İÇİN BÜYÜK BİR SORUMLULUK VE AYRICALIK. KARİYER YOLCULUĞUM BOYUNCA SAĞLIK, STRATEJİ, VERİ ANALİTİĞİ VE YETENEK GELİŞİMİ GİBİ ALANLARDA DÜNYANIN FARKLI BÖLGELERİNDE ÇEŞİTLİ GÖREVLERDE BULUNDUM. DAHA ÖNCEKİ GÖREVİMDE, TÜRKİYE’NİN DE İÇİNDE YER ALDIĞI UCB KITALARARASI BÖLGE STRATEJİ DİREKTÖRÜ OLARAK ÇALIŞTIM. BU DENEYİMLER, SAĞLIĞIN YALNIZCA BİR MESLEK GRUBU DEĞİL; AYNI ZAMANDA DERİN ADANMIŞLIK GEREKTİREN BİR ALAN OLDUĞUNU ANLAMAMI SAĞLADI.

 

Geçmişte üstlendiğiniz roller sizi bu göreve nasıl hazırladı? Kariyerimin her aşaması, bugün sahip olduğum liderlik yaklaşımını şekillendirdi. UCB’ye katılmadan önce, yaklaşık on yıl boyunca sağlık alanında danışmanlık ve liderlik görevleri üstlendim; bu deneyimler, sistemler arası koordinasyonu etkin yürütebilme, paydaşları doğru analiz etme ve karmaşık problemlere bütüncül çözümler geliştirme becerilerimi pekiştirdi. Zorlu koşullarda sakin kalmayı, belirsizlik içinde net kararlar almayı ve her zaman insana odaklanmayı bu süreçte öğrendim.

Sağlık, strateji ve yetenek geliştirme alanlarında çalışmak; hedefe sadık kalarak veriyi, iş birliğini ve yenilikçi düşünceyi etkili biçimde kullanmanın değerini gösterdi. Bu deneyimler sayesinde, liderliğin sadece yön göstermekle sınırlı olmadığını; insanların gelişebileceği ve güçlenebileceği bir ortam oluşturmanın da en az o kadar önemli olduğunu fark ettim.

Tecrübelerime göre liderlik; güvene dayalı bir çalışma kültürü kurmak, merakı ve öğrenmeyi teşvik etmek ve gerçekten neye hizmet ettiğimizi unutmamaktır. Ayrıca, ağır hastalıklarla yaşayan bireyler için daha iyi sonuçlara ulaşmak ve toplumun tamamı için daha sağlıklı bir gelecek inşa etmek de liderliğin bir parçasıdır.

UCB Türkiye’nin bugün geçtiği bu stratejik dönüşüm, nasıl bir gelecek vizyonunu temsil ediyor? UCB Türkiye olarak, nöroloji, immünoloji ve nadir hastalıklar alanındaki uzmanlığımızı, hasta odaklı dijital çözümlerle birleştirerek geleceğin sağlık sistemine yön veriyoruz. Bu dönüşüm, yalnızca kurumsal bir değişimi değil; aynı zamanda ağır hastalıklarla yaşayan bireyler için daha yenilikçi ve hızlı çözümler sunmaya yönelik kararlı bir adımı temsil ediyor. Geçmişten gelen birikimimizle, geleceğe daha cesur ve yenilikçi adımlarla ilerliyoruz. Hedefimiz, bilimsel gelişmeleri ihtiyaç duyan kişilere her zamankinden daha hızlı ve etkili şekilde ulaştırmak.

UCB’nin global portföyünde epilepsi, Parkinson, huzursuz bacak sendromu, Dravet sendromu, Lennox-Gastaut sendromu, miyastenia gravis gibi nörolojik hastalıkların yanı sıra romatoid artrit, aksiyel spondiloartrit, psöriyatik artrit, Crohn hastalığı, lupus, psöriyazis ve hidradenitis suppurativa gibi immünolojik alanlara yönelik çözümler yer almakta. Bu alanlardaki Ar-Ge faaliyetleri, Türkiye dahil olmak üzere birçok ülkede devam etmekte olup; çalışmalar genetik, biyobelirteçler ve insan biyolojisi gibi bilimsel gelişmelerden beslenmektedir.

Günümüzün hızla gelişen sağlık hizmetleri ortamında, çeviklik ve hassasiyetle yanıt verebilme becerisi kritik önem taşımaktadır. Yeni tedavilere erişimi hızlandırarak, hasta ihtiyaçlarını daha detaylı şekilde anlamaya ve sağlık çalışanları ile daha yakın ortaklık içinde çalışarak bilimsel inovasyonun gerçek dünyadaki etkisini göstermeye odaklanıyoruz. Bu dönüşümün merkezinde, insanların hayatlarında anlamlı bir fark yaratma

amacı yatıyor. Yetkinliklerimizi, uzmanlığımızı ve ortak amacımızı aynı doğrultuda birleştirip; sağlık hizmetlerinde alışılmış sınırları aşmayı ve Türkiye’de ağır hastalıklarla mücadele eden bireylere kişiye özel çözümler sunmayı hedefliyoruz.

Nadir hastalıklar ve dijital sağlık çözümleri, UCB Türkiye’nin stratejisinde nasıl bir önceliğe sahip? Nadir hastalıklar ve dijital sağlık çözümleri, UCB Türkiye stratejisinin merkezinde yer alıyor. Biz her bireyin hastalığı ne kadar karmaşık ya da nadir olursa olsun, sağlığın herkes için erişilebilir olması gerektiğine inanıyoruz. Bu doğrultuda, karşılanmamış ihtiyaçların en yoğun şekilde hissedildiği nadir hastalıklara yönelik çözümler geliştirmeye güçlü bir kararlılıkla bağlıyız.

Sağlıkta dijitalleşme bize daha kişiselleştirilmiş, proaktif ve erişilebilir bir sağlık deneyimi sunma imkânı veriyor. Dijital tanı çözümlerinden uzaktan izleme sistemlerine ve veri odaklı içgörülere kadar uzanan bu araçlar, hasta ihtiyaçlarını daha derinlemesine anlamamıza ve bireylere daha anlamlı ve yenilikçi yollarla değer sunmamıza olanak tanımaktadır. Nadir hastalıklar odağı ile dijital sağlık inovasyonlarını buluşturmak, daha kapsamlı, daha erişilebilir ve insana dokunan bir sağlık sistemi kurma vizyonumuzun temelini oluşturuyor.

 


UCB’NİN GLOBAL PORTFÖYÜNDE EPİLEPSİ, PARKINSON, HUZURSUZ BACAK SENDROMU, DRAVET SENDROMU, LENNOX-GASTAUT SENDROMU, MİYASTENİA GRAVİS GİBİ NÖROLOJİK HASTALIKLARIN YANI SIRA ROMATOİD ARTRİT, AKSİYEL SPONDİLOARTRİT, PSÖRİYATİK ARTRİT, CROHN HASTALIĞI, LUPUS, PSÖRİYAZİS VE HIDRADENITIS SUPPURATIVA GİBİ İMMÜNOLOJİK ALANLARA YÖNELİK ÇÖZÜMLER YER ALMAKTA. BU ALANLARDAKİ AR-GE FAALİYETLERİ, TÜRKİYE DAHİL OLMAK ÜZERE BİRÇOK ÜLKEDE DEVAM ETMEKTE OLUP; ÇALIŞMALAR GENETİK, BİYOBELİRTEÇLER VE İNSAN BİYOLOJİSİ GİBİ BİLİMSEL GELİŞMELERDEN BESLENMEKTEDİR.

UCB globalde ‘yaşamları iyileştirme’ vizyonunu benimsiyor. Türkiye özelinde bu vizyon nasıl hayat buluyor? UCB Türkiye’de “yaşamları iyileştirme”, yalnızca hedeflediğimiz bir vizyon değil; her gün somut adımlar atarak yaşattığımız bir taahhüt. Bunu, hastaların, bakım verenlerin ve sağlık profesyonellerinin ihtiyaçlarını dikkatle dinleyerek ve bu içgörüleri çözüm odaklı aksiyonlara dönüştürerek gerçekleştiriyoruz.

Nadir ve kronik hastalıklarla yaşayan bireylerin yaşam kalitesini artırmak, dijital çözümlerle bakım süreçlerini iyileştirmek ve yenilikçi tedavilere erişimi kolaylaştırmak gibi birçok alanda odağımız, her zaman sürdürülebilir bir fayda yaratmak.

Hayatlara dokunabilmek için önce kendi içimizde bir dönüşüm başlatmamız gerektiğine inanıyoruz. Çalışanlarımızın kendini değerli hissettiği, bağlılık kurduğu ve fark yaratma motivasyonu bulduğu bir kültür oluşturmaya önem veriyoruz. UCB Türkiye’de bu vizyon sadece sözcüklerle değil, birlikte ürettiğimiz değerle anlam kazanıyor.

Türkiye’de sağlık okuryazarlığı gibi sosyal sorumluluk ekseninde önemli alanlara da odaklandığınızı biliyoruz. Bu alandaki hedefleriniz neler? Sağlık okuryazarlığını artırmak, bireylerin kendi sağlıklarıyla ilgili daha bilinçli ve güvenli kararlar alabilmeleri için atılabilecek en güçlü adımlardan biri.

Türkiye’deki önceliğimiz, tıbbi bilgiyle günlük yaşam dili arasında köprü kurarak hem bireylerin hem ailelerin bakım ve yaşamlarıyla ilgili daha bilinçli kararlar alabilmelerine yardımcı olmak. Bu doğrultuda açık ve anlaşılır iletişim kanalları oluşturarak toplum etkileşimine odaklanıyor ve bilgiyi ihtiyaç duyulan her yere ulaştırmak için farklı paydaşlarla iş birlikleri geliştiriyoruz. Dijital platformlar, eğitim programları, hasta dernekleri ve sağlık profesyonelleriyle ortak yürütülen projeler aracılığıyla sağlık bilgisini herkes için erişilebilir kılmaya çalışıyoruz. Çünkü biz sağlık okuryazarlığını bir eşitlik unsuru olarak görüyoruz. Toplumun yalnızca belirli kesimlerinin değil, her bireyin sağlıklı ve bilinçli bir yaşam hakkına sahip olması gerektiğine inanıyoruz. Bu konu, UCB Türkiye’nin hem öncelik verdiği hem de ciddi bir sorumlulukla yaklaştığı bir alan.

Önümüzdeki yıllarda UCB Türkiye’yi nasıl bir değişim bekliyor? Önümüzdeki yıllar, sağlık hizmetleri ve hasta deneyimi açısından köklü değişimlerin yaşanabileceği bir süreci işaret ediyor. En büyük önceliğimiz, Türkiye’de ağır hastalıklarla yaşayan bireylerin yaşamlarını dönüştürebilecek yenilikçi çözümleri sunmak.

Ancak yalnızca yeni tedaviler sunmakla yetinmiyoruz; bu çözümleri etik, sorumlu ve hasta odaklı bir yaklaşımla erişilebilir kılmayı da sorumluluğumuzun bir parçası olarak görüyoruz. Bu amaçla, yetkili kurumlar ve sağlık profesyonelleriyle iş birliği içinde hareket ediyor, farkındalık yaratmak ve en iyi sonuçlara ulaşmak için birlikte çalışıyoruz.

Bunun yanında sağlık okuryazarlığı, dijital sağlık uygulamaları ve sağlık sistemini destekleyecek sürdürülebilir modeller üzerine yatırımlarımızı sürdürüyoruz. Biz bu dönemi; cesaret, empati ve hayatları iyileştirme odağımızla ilerlemeye yön vereceğimiz bir dönem olarak görüyoruz.

Sektöre ve paydaşlarınıza iletmek istediğiniz en güçlü mesaj nedir? Geleceğin sağlık sistemi, bilimi insan merkezli yaklaşımla buluşturabilenler tarafından şekillenecek. UCB Türkiye olarak biz de bu yaklaşımı rehber edinmiş durumdayız. Bilimsel gelişmeleri hastalarla buluştururken, her bireyin yaşam hikayesini merkeze almayı sürdürüyoruz.

Tüm iş ortaklarımıza, sağlık profesyonellerine ve sektördeki paydaşlarımıza çağrımız açık: Gelin, birlikte daha fazlasını başaralım. Cesaretle, iş birliğiyle ve ortak bir amaçla ilerleyerek yalnızca daha güçlü bir sağlık sistemi değil; aynı zamanda daha kapsayıcı ve daha güçlü bir gelecek inşa edebiliriz. ⭐️

Comment here