FARKINDALIKFİKİR LİDERLERİ DERGİSİİLAÇ ENDÜSTRİSİÖNE ÇIKAN HABERLERTOPLUM SAĞLIĞI

Dr. Deniz Ertürk Erem: “Yenilikçi tedavileri sağlığın hizmetine sunmak her zaman öncelikli hedefimiz!”

AstraZeneca Türkiye Medikal Direktörü Dr. Deniz Ertürk Erem, ekibiyle birlikte; “Kanser” dosya konusu özelinde AstraZeneca Türkiye’nin kanser ve tedavi çözümleri konusunda gerçekleştirdiği süregelen, planlanan faaliyetlerini, çözüm ürettiği kanser hastalıklarını, Ar-Ge ve klinik araştırma datalarını, farkındalık çalışmalarını ve hedeflerine ilişkin değerlendirmelerini Fikir Liderleri Dergisi ile paylaştı.
AstraZeneca Türkiye Medikal Direktörü Dr. Deniz Ertürk Erem, ekibiyle birlikte; “Kanser” dosya konusu özelinde AstraZeneca Türkiye’nin kanser ve tedavi çözümleri konusunda gerçekleştirdiği süregelen, planlanan faaliyetlerini, çözüm ürettiği kanser hastalıklarını, Ar-Ge ve klinik araştırma datalarını, farkındalık çalışmalarını ve hedeflerine ilişkin değerlendirmelerini, Aralık sayısı yayımlanan Fikir Liderleri Dergisi ile paylaştı.

AstraZeneca Türkiye
Onkoloji & Hematoloji
Medikal Ekibi

Dr. Deniz Ertürk Erem
Medikal Direktör

“Kanser hastalıklarının seyrinin tüm süreçlerinde ihtiyaçları karşılayabileceğimiz yenilikçi tedavi seçeneklerini sağlığın hizmetine sunmak her zaman öncelikli hedefimiz.”

ONKOLOJİ ALANINDA, KANSERİ ÖLÜM NEDENİ OLMAKTAN ÇIKARMAK VİZYONU İLE ÇALIŞIYORUZ. BU VİZYON PARALELİNDE, HERKESİN KANSER TEDAVİLERİNE EŞİT VE ADİL ŞEKİLDE ERİŞEBİLMESİNİ VE BİRÇOK KANSER TÜRÜ İÇİN TEDAVİ SAĞLAMAYI HEDEFLİYORUZ. BU HEDEFE ULAŞMAK İÇİN KANSER TEDAVİSİNDE YENİLİKLERİ SÜREKLİ OLARAK TAKİP EDİYOR, YENİLİKÇİ TEDAVİ YÖNTEMLERİ GELİŞTİRİYOR, DÜNYA GENELİNDE ŞİRKET SATIN ALIMLARI YAPIYOR, YENİ TEKNOLOJİLERE YATIRIM YAPIYORUZ.

AstraZeneca Türkiye Onkoloji Medikal ve Pazarlama Ekipleri

Medikal departmanınız kaç kişiden oluşuyor ve nasıl bir iş bölümü mevcut? Biriminizin şirket organizasyonunuz içindeki yeri ve önemi nedir?
Dr. DENİZ ERTÜRK EREM: Medikal departmanımızda her tedavi alanında hastayı daima önceliği olarak benimsemiş ve yenilikçi ürünlerimizi ülkemizdeki hekimler ve ihtiyacı olan hastalarla bir an önce buluşturabilmenin heyecanını yaşayan takım arkadaşlarımız görev yapıyor. Ekibimiz onkoloji, kardiyovasküler & renal, metabolizma ve solunum, aşı & immün terapiler tedavi alanlarında çalışan 50 arkadaşımızdan oluşuyor.

#bilimlemümkün’ü kendisine söylem olarak belirlemiş bir şirkette bilimsel bir departman olmanın sorumluluğunu taşıyoruz. Başta iş birimleri olmak üzere tüm departmanlarla yakın iş birliği içinde çalışıyoruz. Departman olarak “Birlikte çalışılması en çok tercih edilen iş paydaşı” olma şeklinde bir vizyonumuz var. İş birliğimizin iç paydaşlar için olduğu kadar dış paydaşlar için de fark yaratmasını hedefliyoruz. Hedeflerimize ulaşmak için çalışmanın yanı sıra, şirket değerlerimizi günlük yaşamımızın ayrılmaz birer parçası haline getirmek için de çalışıyor, hasta önceliğimizi, bilimsel üretkenliğimizi ve iş yapış kalitemizi en üst düzeyde ortaya koymayı amaçlıyoruz.

MEDİKAL DEPARTMANIMIZDA HER TEDAVİ ALANINDA HASTAYI DAİMA ÖNCELİĞİ OLARAK BENİMSEMİŞ VE YENİLİKÇİ ÜRÜNLERİMİZİ ÜLKEMİZDEKİ HEKİMLER VE İHTİYACI OLAN HASTALARLA BİR AN ÖNCE BULUŞTURABİLMENİN HEYECANINI YAŞAYAN TAKIM ARKADAŞLARIMIZ GÖREV YAPIYOR.

AstraZeneca Türkiye olarak, çözüm ürettiğiniz kanser hastalıkları ve bu hastalıklara yönelik tedavi çözümleriniz hakkında detaylı bilgi alabilir miyiz?
Dr. GÖKÇE HACIALİ: Günümüzde kanserin önlenmesi ve tedavisinde önemli ilerlemeler kaydediliyor. Bağışıklık sisteminin kanser hücrelerini hedef alarak ortadan kaldırmasını sağlayan immünoterapi ve kanser tedavisini hasta özelliklerine göre kişiselleştiren hedefe yönelik tedavilerin ortaya çıkması bu konuda öne çıkan olumlu gelişmelerden bazıları. Biz de onkoloji alanında, kanseri ölüm nedeni olmaktan çıkarmak vizyonu ile çalışıyoruz. Bu vizyon paralelinde, herkesin kanser tedavilerine eşit ve adil şekilde erişebilmesini ve birçok kanser türü için tedavi sağlamayı hedefliyoruz. Bu hedefe ulaşmak için kanser tedavisinde yenilikleri sürekli olarak takip ediyor, yenilikçi tedavi yöntemleri geliştiriyor, dünya genelinde şirket satın alımları yapıyor, yeni teknolojilere yatırım yapıyoruz. Yaşam değiştiren tedavileri keşfetmek, geliştirmek, sağlığın hizmetine sunmak için ise klinik araştırmalar, ilaçlar, hasta deneyimi ve çalışanlarımız olmak üzere dört başlığa odaklanarak çalışmalarımızı yürütüyoruz. Kanser tedavisinde ilaç portföyümüz meme ve akciğer kanserleri, gastrointestinal kanserler, genitoüriner kanserler ve bazı kan kanserleri gibi en zorlu kanser türlerine odaklanıyor.

Klinik araştırmalar, Ar-Ge yatırımlarınız ve çıktılarıyla ilgili istatistiki bilgiler paylaşabilir misiniz?
Dr. DENİZ ERTÜRK EREM:
Yılda yaklaşık 10 milyar dolar Ar-Ge yatırımı gerçekleştiriyoruz. Global ciromuzun neredeyse dörtte birine denk gelen bu yatırım uluslararası yenilikçi ilaç şirketleri arasında en yüksek oranlardan biri.

Ar-Ge ve inovasyon yaklaşımımız, hastalıktan korunma ve tedaviye yönelik mümkün olan en hızlı ve en büyük etkiyi sağlamayı amaçlıyor. Bilim ve inovasyonu temel alarak hastalara, sağlık sistemine ve topluma mümkün olan en yüksek faydayı sağlama misyonu ile çalışıyoruz. 2022 yılının sonunda global Ar-Ge portföyümüz 155’i geliştirme sürecinin klinik aşamasında olan 179 projeyi içeriyor. 5 ülkedeki 11 Ar-Ge merkezimiz, 16 ülkedeki 27 üretim tesisimiz ve tüm dünyaya yayılan güçlü faaliyetlerimiz ile küresel bir varlığa sahibiz. İlaçlarımızı yaklaşık 130 ülkede sağlığın hizmetine sunuyor ve temel hastalık alanı ürünlerimiz ile her yıl 100 milyondan fazla hastanın hayatında fark yaratıyoruz.

Küresel çapta olduğu gibi Türkiye’de de Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarımız devam ediyor. Türkiye’ye en fazla sayıda klinik araştırma getiren firmalar arasında 2. sıradayız. Hedefimiz ilk sırada olmak ve klinik araştırmalarda ülkemizin bölgede lider konuma gelmesini sağlamak. T.C. Sağlık Bakanlığı 2019- 2023 yılı Stratejik Planı’nda yer alan sağlık alanındaki önemli hedeflerden biri de ilaç sektörüne yönelik Ar-Ge çalışmaları kapsamında klinik araştırma merkezleri ve birimlerinin sayılarının artırılması ve altyapıların geliştirilmesi. Biz de bu hedef doğrultusunda Türkiye’de yaklaşık 100 kişilik klinik araştırma kadromuzla klinik araştırma faaliyetlerini yürütüyoruz. Türkiye’de klinik araştırmalara yaptığımız yatırımı 2019’dan bu yana 3 katından fazla artırdık ve son iki yılda 420 milyon TL’den fazla yatırım gerçekleştirdik.

Kanser tedavilerinin başarıya ulaşmasındaki en önemli hususlardan birisi de erken ve doğru bir şekilde tanı konulabilmesidir. Klinik araştırma stratejimiz kansere daha erken ve daha akıllıca müdahale etmek üzere tasarlandı. Bu nedenle çalışmalarımızın yüzde 73’ünü onkoloji tedavi alanında yürütüyoruz. 10’un üzerinde farklı tedavi alanında, 40’ın üzerinde aktif onkoloji çalışma sayımızı 2024 senesinde 60’ın üzerine çıkararak 1.500’ün üzerinde hastaya ulaşmayı hedefliyoruz. Aynı zamanda, Sağlık Bakanlığı kontrolünde erken erişim programları ile yenilikçi tedavilerin hastalara ulaşmasını da sağlıyoruz.

Yumurtalık ve prostat kanseri alanında Türkiye ve dünyadaki verilerden ve uluslararası iş birliklerinizden bahseder misiniz?
Dr. ETKİN GÜRCAN: Dünyada her yıl 1,4 milyon erkeğe prostat kanseri tanısı konulurken ülkemizde sadece 2020 yılında 19 binden fazla erkeğe prostat kanseri tanısı konuldu. Yumurtalık kanserleri ise dünyada kadınlarda en sık görülen 7. kanser ve yılda 314 bin kadına yumurtalık kanseri tanısı konuluyor. Gelişmiş ülkelerde her 100 bin kadının 7’sinde, geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerde ise 6’sında yumurtalık kanseri görülüyor. Bu veriler doğrultusunda global olarak; yumurtalık kanserinde hızlı test ve tanı ile özel bakım sürecinin önemine dikkat çekmek, yumurtalık kanseri hastalığına ilişkin toplumdaki farkındalığı artırarak hastaların yaşam kalitesinin ve hayatta kalma süresinin artırılmasına katkıda bulunmak amacıyla European Society of Gynaecological Oncology (ESGO) ve the European Network of Gynaecological Cancer Advocacy Groups (ENGAGe) ile “Ovarian Cancer Commitment“ (OCC) adlı bir hastalık farkındalık projesi başlatıldı. Ayrıca Türk Jinekolojik Onkoloji Derneği ve Kanserle Dans Derneği iş birliğinde yürütülen çalışmayla, Avrupa Jinekolojik Onkoloji Derneği, Avrupa Jinekolojik Kanser Savunuculuk Grupları Ağı ve AstraZeneca’nın yer aldığı iş birliği platformu OCC’nin “Olivia” isimli uygulaması Türkçe versiyonuyla kullanıma sunuldu. İstanbul’da düzenlenen 2023 Avrupa Jinekolojik Onkoloji Derneği Kongresi’nde tanıtılan Türkçe Olivia uygulaması, hastalara yumurtalık kanseri tedavi süreçlerinin her aşamasında rehberlik etmesinin yanı sıra sürekli güncellenen içeriklere erişim ve uygulamada yer alan Olivia isimli çizgi karakterle interaktif iletişime geçme imkanı da sağlıyor.

HAYATA GEÇİRDİĞİMİZ ÇALIŞMALARDA KARŞILAŞTIĞIMIZ ZORLUKLARIN ÜSTESİNDEN EKİP OLARAK KANSER ALANINDAKİ İLERLEMEYE YAPMIŞ OLDUĞUMUZ KATKILARIN DEĞERİNİ, HASTALARIN HAYATLARINA DOKUNARAK YARATTIĞIMIZ ETKİYİ VE TOPLUMA SAĞLADIĞIMIZ KATKILARI DÜŞÜNEREK GELİYORUZ. EN BÜYÜK MOTİVASYON KAYNAĞIMIZ İNSANLARIN YAŞAMINDA YARATTIĞIMIZ DEĞİŞİM VE İYİLEŞME DİYEBİLİRİM.

Akciğer kanseri tedavisinde güncel gelişmeler nelerdir?
Dr. YİĞİT KILIÇ: Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre 2018 yılı itibarıyla yıl içinde 2 milyondan fazla kişiye (Tüm kanserlerin yüzde 11,6’sı) akciğer kanseri tanısı konuyor. Ölüm nedeni sıklığında, kanser nedeniyle gerçekleşen ölümler arasında akciğer kanseri erkeklerde yüzde 22 ile birinci sırada, kadınlarda yüzde 13,8 ile meme kanserinin ardından ikinci sırada yer alıyor. 2020 yılında GLOBOCAN veri tabanında yayımlanan bilgilere göre ise Türkiye’de her yıl 41 bin kişiye yeni akciğer kanseri tanısı konuluyor. Bu kişilerin 34 binini erkekler, 7 binini ise kadınlar oluşturuyor. Türkiye Kanser İstatistikleri 2018 yılı sonuçlarına göre ise akciğer kanseri tanısı alanların ancak yüzde 19’unun erken evrede teşhis edildiğini görüyoruz. Konulan tanıların maalesef yarısından çoğunun geç tanı olması oldukça üzücü. 2040 yılına kadar yılda 75 bin kişinin akciğer kanseri hastası olacağı tahmin ediliyor.

Ancak akciğer kanseri tedavisi alanındaki gelişmeler önemli bir dönüm noktasında olduğumuzun işaretlerini veriyor. Yapay zekâ gibi yenilikçi teknolojilerin de klinik pratiğe girmesi ile akciğer kanserinin tedaviden fayda görme potansiyelinin en yüksek olduğu erken evrelerde tespit edilebilmesini sağlayan teşhis ve tarama programlarının arttığını görmek de sevindirici bir gelişme. Biz de hastalıkların erken tanısında yapay zekâ uygulamalarının rutin bir şekilde kullanılması amacıyla pek çok ülkede akciğer kanseri ve kalp yetersizliği alanlarında üniversitelerle iş birlikleri gerçekleştiriyoruz. Global olarak, 2025 yılına kadar yenilikçi ve ölçeklenebilir dijital sağlık çözümlerine erişimi iyileştirmek için yapay zekâ çözümleri tedarikçisi Qure.AI iş birliği ile yapay zekâ tabanlı teknoloji kullanılarak beş milyon hastanın akciğer kanseri taramasından geçirilmesini desteklemeyi hedefliyoruz. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yapay zekâ alanındaki çalışmaları iş birlikleri yaparak destekliyoruz. Örneğin; Mersin Üniversitesi, AstraZeneca Türkiye’nin koşulsuz desteğiyle, yapay zekâ teknolojisinin kalp yetersizliğinin erken tanısında kullanılacağı yenilikçi bir tanı protokolü geliştirdi. Adı, “Art-In-HF: Sağlıkta Yapay Zekâ ile Dijital Dönüşüm” olan bu proje ile 2021 yılında herhangi bir nedenle Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne başvuran 45 yaş üzerindeki hastalara ait 10 binin üzerinde röntgen sonucu üniversite tarafından hastalara ilişkin kişisel verilerden arındırılmış olarak, yapay zekâ tabanlı bir platformda analiz edildi. Bu tarama yöntemiyle elde edilen analizler sonucunda, kalp yetersizliği açısından şüpheli röntgen sonuçları üniversite tarafından tespit edilerek daha ileri tetkiklerin gerekli görüldüğü kalp yetersizliği tanısı konulmamış hastalar üniteye çağırıldı. AstraZeneca Türkiye tarafından üniversiteye bağışlanan yapay zekâ tabanlı platform Qure.AI ile röntgen görüntülerinin analizi yapıldı. “Art-In-HF: Sağlıkta Yapay Zekâ ile Dijital Dönüşüm” projesi alanında yapılan ilk çalışmalardan biri olması nedeniyle önem taşıyor. Projenin başarısı çeşitli ödüllerle de teyit edildi.

Odak alanlarımızdan biri olan akciğer kanseri tedavisinde yüksek klinik fayda sağlayan ürünlerin sağlığın hizmetine sunulmasının yanı sıra gelecek tedavilerin, tedavi alternatifi olmayan ya da tüm tedavi alternatiflerini tüketmiş hastaların dâhil olduğu klinik çalışmalarla zenginleştirilmesini sağlamak ve yenilikçi ürünlerin erişimlerini kolaylaştırmak adına çabalarımız da sürüyor.

Meme kanseri alanında yürüttüğünüz çalışmalar nelerdir?
Dr. EZGİ ERDOĞAN: Meme kanserinde 50 yıllık tecrübemiz ile sahip olduğumuz güçlü mirasımızı güçlendirmeyi hedefliyoruz. Bu alanda bilimsel ça- lışmalar ışığında geliştirilen ve halen geliştirilmekte olan ürünlerimizle tedavi alanında zenginlik yarat- maya devam ediyoruz. Çalışmalar 50 yaş üzerinde olan kadınlarda meme kanseri görülme sıklığının, 50 yaş altında olan kadınlardan 4 kat daha fazla olduğunu söylüyor.2 Ailede birinci derece yakınla- rında meme kanseri olan kişilerde, meme kanse- rine yakalanma olasılığı, ailesinde meme kanseri olmayan kadınlara göre 2 kat daha fazla.2 Meme kanseri sadece 2020 yılında 2,3 milyondan fazla vaka ile dünyada en çok teşhis edilen kanser ve önde gelen ölüm nedenlerinden biri.3 2040 yılına kadar yılda 3 milyondan fazla yeni vakanın görüle- ceği ve bu hastalık nedeniyle bir milyondan fazla kişinin öleceği tahmin ediliyor.

Rakamların da gösterdiği üzere Türkiye ve dünya için büyük bir sağlık problemi oluşturan meme kanseriyle mücadele kritik önemde. Hem erken evre hem ileri evre hastalıkta farklı basamaklarda konumlanmış farklı moleküllerimiz ile meme kanseri tedavi alanında lider olmayı hedefliyoruz.

Meme kanserinin erken teşhisinde iki konu kritik öneme sahip. Bunlardan ilki daha fazla kadının tarama programlarına dahil olması. Bu amaçla İhtiyaç Haritası ve Kanser Savaşçıları Derneği’nin, AstraZeneca Türkiye’nin koşulsuz desteği ile yürüttüğü “Kendini Tanı, Erken Tanı Meme Kanseri Farkındalık Hareketi” kapsamında Antalya, Trabzon ve Hatay’daki kadınların meme kanseri konusunda bilgilendirilmesi ve kendilerine en yakın Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezi’nde (KETEM) taramalarının yapılması amaçlandı. Proje, önümüzdeki dönem depremden etkilenen illerde devam edecek.

Meme kanserindeki diğer önemli konu ise genetik testler üzerinden risk faktörlerinin belirlenmesi. Bugün genetik testler tüm dünyada yaygın bir şekilde kullanılıyor ve böylelikle riskli gruplar belirlenerek gerekli önlemler alınabiliyor. Bu amaçla, Türk Tıbbi Onkoloji Derneği, koşulsuz desteğimizle meme ve yumurtalık kanseri hakkında toplumu bilgilendirmek amacıyla “Kontrol Sende Cevabı Gende” internet platformunu hayata geçirdi. Oyuncu ve heykeltıraş Arzum Onan’ın da elçiliğini yaptığı proje kapsamında yayına alınan www.cevabigende.com adresinde yer alan anketler ile kadınlar meme kanserinin yanı sıra yumurtalık kanseri risk faktörlerine sahip olup olmadıklarını da öğrenebiliyor.

HEDEFLERİMİZE ULAŞMAK İÇİN ÇALIŞMANIN YANI SIRA, ŞİRKET DEĞERLERİMİZİ GÜNLÜK YAŞAMIMIZIN AYRILMAZ BİRER PARÇASI HALİNE GETİRMEK İÇİN DE ÇALIŞIYOR, HASTA ÖNCELİĞİMİZİ, BİLİMSEL ÜRETKENLİĞİMİZİ VE İŞ YAPIŞ KALİTEMİZİ EN ÜST DÜZEYDE ORTAYA KOYMAYI AMAÇLIYORUZ.

Kanser tedavilerinde gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu tedavilere erişim düzeyleri hakkında neler söyleyeceksiniz? Kanser alanındaki çalışmalarınızı hangi motivasyonla yürütüyorsunuz?
Dr. MUSTAFA IRMAK: Kanser tedavisinde bireyselleştirilmiş tedaviler oldukça önemli. Hastaların doğru tedavi ile buluşması için hasta ya da tümördeki çeşitli genetik özelliklerin ortaya konması onkolojik tedavilerin başarısı için önem arz ediyor. Kanserin tedaviye en uygun olduğu erken evrelerde tespit edilebilmesini sağlayan teşhis ve tarama programlarının arttığını görüyoruz. Buna karşın dünyada çok sayıda insan, yüksek tedavi maliyeti, uzman ekipman veya ekiplere erişimlerinin olmaması gibi nedenlerden ötürü bu yeniliklere erişemiyor. İlgili tüm paydaşların kolektif çabasıyla kanser alanında anlamlı bir ilerleme kaydedebileceğimize inanıyorum. Biz de hayata geçirdiğimiz çalışmalarda karşılaştığımız zorlukların üstesinden, ekip olarak kanser alanındaki ilerlemeye yapmış olduğumuz katkıların değerini, hastaların hayatlarına dokunarak yarattığımız etkiyi ve topluma sağladığımız katkıları düşünerek geliyoruz. En büyük motivasyon kaynağımız insanların yaşamında yarattığımız değişim ve iyileşme diyebilirim.

2024’te gerçekleştirmeyi planladığınız projeleriniz neler?
Dr. DENİZ ERTÜRK EREM: “Hastalar önceliğimizdir” ilkemiz doğrultusunda tanıdan tedaviye ve tedaviden takibe kadar her aşamada iş birliği içinde çalışmaya devam ediyoruz; her zaman olduğu gibi bilim insanları ve derneklerle iş birliği halinde çalışarak sağlık çözümlerine erişimi artırmayı sürdüreceğiz. Kanser hastalıklarının seyrinin tüm süreçlerinde ihtiyaçları karşılayabileceğimiz yenilikçi tedavi seçeneklerini sağlığın hizmetine sunmak her zaman öncelikli hedefimiz. Bunun için onkolojide klinik araştırmalarımız artarak devam edecek ayrıca erken erişim hastası sayısını artırma planımız da bulunuyor. Bunların yanında akciğer kanserine yönelik tedaviler için yenilikçi teknolojileri yaygınlaştırmayı da amaçlıyoruz. Kadın kanserlerinde genetik testlerin daha fazla yaygınlaşmasını sağlamak da bir diğer önemli hedefimiz. Tüm bunların yanı sıra toplum sağlığının geliştirilmesini odağına alan sosyal sorumluluk çalışmalarımıza da devam edeceğiz.

Yorum yaz