FARKINDALIKSAĞLIKTOPLUM SAĞLIĞI

Koronavirüste kaslarımız erimesin!

Vücut ağırlığımızın yaklaşık yüzde 40'ını oluşturuyor; diğer organ ve dokuları çalıştırıyor, kaslarımız hastalıkta organlara besin sağlıyor.
Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs ile mücadele hız kesmeden devam ederken, alınan önemlemlerinde etkisiyle kişilerin hareketsiz kalma sürelerinde dikkat çekici bir artış gözlemleniyor. En az virüs kadar tehlikeli olan bu durumun en büyük tehditleri arasında ise ‘sarkopeni’ olarak bilinen kas erimesi yer alıyor.

Hareketsizliğin bir haftada yüzde 15 kas kaybına neden olabileceğini belirten Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Hülya Şirzai, “Virüs bulaşmasa bile değişen yaşam tarzı bu duruma neden olabilir. Kaslarımız sağlığımız için kritik bir rol oynuyor. Vücut ağırlığımızın yaklaşık yüzde 40’ını oluşturuyor ve diğer organ ve dokuları çalıştırıyor. Hastalık zamanlarında ise kritik organlara besini kaslarımız sağlıyor. Bu nedenle çok fazla kas kaybı sağlığınızı riske atabilir” dedi.

Kendini izole etme, evden çalışma, uzaktan eğitim gibi birçok durum yaşam alanlarımızda daha çok vakit geçirmemize neden olurken hareketsizliği de arttırdı. Fiziksel hareketliliğin düştüğü bu dönemde ise uzmanlar vatandaşları uyarıyor. Çünkü bu durum en az virüs kadar insan vücudu için tehlike saçıyor.

Kas kaybı bel fıtığı için risk

Pandemi sürecinde fiziksel aktivitenin insan sağlığı açısından büyük öneme sahip olduğunu belirten Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Hülya Şirzai, “Oysaki bu süreçte fiziksel olarak ne kadar aktif olursak vücudumuzun Covid-19’a karşı savunmasını o denli arttırırız. Özellikle yaşlandıkça kas ve güç kaybı (sarkopeni) hepimizin aşina olduğu bir şeydir. Bu nedenle gençleri de etkileyen bu durumda ileri yaştaki vatandaşlarımız daha dikkatli olması gerekiyor. Hareketsizliğin bel, boyun, omurga ve diz rahatsızlıklarının yanı sıra bel fıtığı riskine bile etkisi var. Çünkü süreçteki yaşam tarzımız, hem omurga eklemimizin ve diskimizin yapısını bozarak hem de kaslarımızın gücünü azaltarak bel fıtığı oluşmasını ve artmasına neden olmaktadır. Bu durumu ise yine tersine çevirmek bizim elimizde. ‘Hayat harekettir’ sloganımız olmalı. En büyük kozumuz ise direnç egzersizleri ve beslenme. Dışarı çıkmadan da evde basitçe yapabileceğimiz hareketler bulunuyor. Tabi bunları yaparken bir hekime danışmak gerekiyor” ifadelerini kullandı ve önemli toplumsal sağlık problemine dikkat çekti.

Yorum yaz