Fikir Liderleri Dergisi’nin “CEOPenceresinden” bölümü için BERKO İLAÇ CEO’su Barış Özyurtlu konuğumuz oldu. Sorduğumuz sorulara Özyurtlu’nun verdiği samimi cevaplar şirketin vizyon ve misyonunu ortaya koyarken Berko’nun ve Berat Beran İlaç’ın adeta tarihsel gelişimini de gözler önüne seriyor.
“Berko’nun en temel değerlerinden biri, üst yönetimden alt yöneticilere ve tüm çalışanlara kadar insana değer veriliyor olmasıdır. Çalışanlar, değerli olduklarını hissettikleri yerde kalıyorlar ve aidiyet duygusu oluşuyor.”
CEO Penceresinden
Berko İlaç
Ecz. Barış Özyurtlu
Berko İlaç, CEO
BERKO’DA ÇALIŞMAYA BAŞLADIĞIM İLK DÖNEMLERDE YAKLAŞIK 18-20 KİŞİLİK BİR EKİP VARDI; ŞU AN ÇALIŞAN SAYIMIZ 1040. BU SÜRECİN BAŞINDAN GÜNÜMÜZE BERKO’DA OLMAK BENİM İÇİN BÜYÜK BİR GURUR KAYNAĞI. ANADOLU’DA OLDUĞUM DÖNEMLERDEN MERKEZ OFİSE, BU OLUŞUMA BİR ŞEYLER KATMIŞ OLMAKTAN MUTLULUK DUYUYORUM. PARA KAZANMANIN VE KARİYER YAPMANIN BİR YERE KADAR TATMİNİ VAR; YAPTIĞINIZ İŞ, VERDİĞİNİZ EMEK SONRASI ORTAYA ÇIKAN ESERİN BAŞARILI OLMASI İNSANA ÇOK AYRI BİR HAZ VERİYOR.
F. L: Sizi tanıyabilir miyiz?
BARIŞ ÖZYURTLU: Eczacıyım, Diyarbakırlı üç çocuklu bir ailenin ortanca çocuğuyum. Kardeşim doktor, abim veteriner; ikisi de akademisyen. Ben iş hayatına atıldım ve profesyonel yönetici oldum. Ailemin çoğunluğu ve akrabalar genelde sağlıkçı, özellikle eczacı yoğunlukta. 2002 yılında Berko’da Diyarbakır bölgede çalışmaya başladım. Kısa bir tıbbi mümessillik sonrası, Doğu ve Güneydoğu bölge müdürlüğü yaptım. 2008-2014 yılları arasında eczane eczacılığı dönemim oldu. 2014’te de Berko İlaç Genel Müdür Yardımcısı olarak İstanbul’a merkez ofise geldim ve iki yıl sonra genel müdür olarak atandım. 2024 yılından günümüze ise CEO pozisyonunda çalışmaya devam ediyorum.
Geçmişte Diyarbakır Eczacı Odası’nda 2 dönem yönetim kurulu üyeliği ve yine iki dönem TEB delegeliğim var. Şu an TEB delegeliğine devam ediyorum. DEİK’te (Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu) Sağlık İş Konseyi’nin yeni yürütme kurulunda yer almaktayım. İVEK’in İlaç Endüstrisi ve Teknolojileri Komisyonu Başkanıyım ve mütevelli heyet üyesiyim.
Berko’da çalışmaya başladığım ilk dönemlerde yaklaşık 18-20 kişilik bir ekip vardı; şu an çalışan sayımız 1040. Bu sürecin başından günümüze Berko’da olmak benim için büyük bir gurur kaynağı. Anadolu’da olduğum dönemlerden merkez ofise, bu oluşuma bir şeyler katmış olmaktan mutluluk duyuyorum. Para kazanmanın ve kariyer yapmanın bir yere kadar tatmini var; yaptığınız iş, verdiğiniz emek sonrası ortaya çıkan eserin başarılı olması insana çok ayrı bir haz veriyor. Şimdi de CEO pozisyonunda hala Berko’yu daha nereye taşırız, Türkiye’de ve dünyada sağlık alanında daha neler yapabiliriz; farklı farklı projelerle Türkiye’ye ve Berko’ya katkı sağlayacak projelerle, yeniliklerle nasıl yolumuza devam ederiz, bu bakış açısıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
GEREK YENİ ÜRÜN SEÇİMİNDE GEREK PORTFÖY OPTİMİZASYONUNDA DAHA VERİMLİ ÜRÜNLERE ODAKLANILMASINI SAĞLAYACAK BİR ÇALIŞMA STRATEJİSİ OLUŞTURDUK. BU ADIMLAR GELİŞİMİMİZE ÇOK CİDDİ FAYDA SAĞLADI. BUNUN YANI SIRA BERKO’NUN ÜRETİM VERİMLİLİĞİNİ ARTIRACAK HAMLELER GERÇEKLEŞTİRDİK. İKİ ÜRETİM TESİSİMİZ VARDI; ÜÇÜNCÜ TESİSİMİZİ FAALİYETE GEÇİRDİK. BERKO’NUN ÜRETİM HACMİNİ YILLIK ON SEKİZ MİLYON KUTUDAN, DOKSAN MİLYON KUTUYA TAŞIDIK. TESİSLERİMİZİN TAM KAPASİTESİ YÜZ YİRMİ MİLYON, BU KAPASİTEYE ULAŞMAK VE DAHA DA ARTIRMAK İÇİN HALEN ÇALIŞIYORUZ.
Berko İlaç’ın kuruluşundan bugüne önemli kilometre taşlarını anlatır mısınız?
Berko İlaç’ın geçmişi Beran Eczanesi’yle başladı. Beran Eczanesi’nin ilk personellerinden biri, eczane teknisyeni olan babamdır. Sonrasında dedem ve Berat Bey ortak girişimle, Beran Laboratuvarları adı ile üretime başlamışlar. Beran Laboratuvarları biraz gelişince Berat Bey üretimi İstanbul’da daha büyük ölçekte yapmaya karar vermiş ve İstanbul’a yerleşmiş. Beran Laboratuvarları İstanbul’da çalışmalarını sürdürmüş ve devamında da 1984’te Berko İlaç kurulmuş.
Benim Berko İlaç’a başlama hikayem ise 2002 yılında global bir ilaç firmasına başvuru yaptığım sırada, referans olmasını rica etmek üzere Berat Bey’i aramama dayanır. Berat Bey Berko’yu kurmuş, pek çok zorluktan geçmiş, firmayı bir noktaya taşımıştı ve bana kendisiyle çalışmamı önerdi. Bu vesileyle Berko’da çalışmaya başladım. Berko’nun ilk yapılanma döneminde sahada Diyarbakır bölgeyi kurup bir süre liderliğini yaptım.
Berko’nun diğer önemli kırılma noktalarından biri ise genel müdür yardımcısı olarak merkez ofise geçtiğim döneme denk gelir. 2014’te aşağı yukarı ciromuzun %50’si ilaç dışı ürünlerden oluşuyordu, kalan yarısı da ilaçtı. Aynı zamanda o dönem görev yapan saha ekibinin çalıştığı ürün sayısı çok fazlaydı. Geldiğimde ilk müdahale ettiğim nokta reçeteli ürünlere yönelmek oldu, bir tarafı seçmek zorundaydık. İlaç dışı mı, reçeteli ürünler mi karar vermeliydik; ikisi bir arada zor yürüyordu. Dinamikleri çok farklı iki ayrı ürün grubunda yer almak kısa vadede bizi geri bırakıyordu. Stratejimizi reçeteli ürünlere yönelmek şeklinde belirledik. Şu an ürün gamımızın %99,5’i reçeteli ürünlerden oluşuyor, geri kalan çok küçük bir miktar ilaç dışı ürünümüz var; onları da biz pazarlamıyoruz.
Gerek yeni ürün seçiminde gerek portföy optimizasyonunda daha verimli ürünlere odaklanılmasını sağlayacak bir çalışma stratejisi oluşturduk. Bu adımlar gelişimimize çok ciddi fayda sağladı. Bunun yanı sıra Berko’nun üretim verimliliğini artıracak hamleler gerçekleştirdik. İki üretim tesisimiz vardı; üçüncü tesisimizi faaliyete geçirdik. Berko’nun üretim hacmini yıllık on sekiz milyon kutudan, doksan milyon kutuya taşıdık. Tesislerimizin tam kapasitesi yüz yirmi milyon, bu kapasiteye ulaşmak ve daha da artırmak için halen çalışıyoruz.
Özetle benim başladığım yıllarda 18-20 kişiyle çok küçük cirolardan; 2025 yılı sonunda beş milyar yedi yüz milyon TL ciro hedefine ve 1040 çalışana uzanan bir yolculuktan bahsediyorum. Birçok yenilikçi projeye imza attık, TÜBİTAK ve Savunma Sanayi Ar-Ge projelerinde yer aldık ve projelerden onay aldık. Berko’yu akut pazarlarda gelebileceği en üst seviyeye taşıdık ve kronik pazara yöneldik; diyabet alanında, kardiyovasküler ve antikoagülan ürünlerle ilgili ruhsatlandırma süreçlerimiz devam ediyor. Bu ürünler yavaş yavaş portföye dahil olacak. Nefroloji alanında ürün projelerimiz var. Tüm bu projelerimizin tamamlanmasıyla daha da güçlü hale geleceğiz.
Bozüyük’te yeni bir fabrika yatırımımız var; toplam yatırım maliyetinin 2 milyar TL olacağı ileri teknoloji ekipman parkuru ve altyapısıyla, yılda 120 milyon kutu kapasiteli tesislerde, Türkiye’de hiç üretilmeyen veya çok az üretilen ürünlerin ithal ikamesinin sağlanmasını hedefliyoruz. 100 kişi ile başlanıp tüm etaplar tamamlandığında 400 kişiye istihdam sağlayacak bu özel projenin ilk fazının, 2026 yılı ikinci yarısında devreye alınmasını planlıyoruz.
Berko İlaç’ın Türkiye’deki konumuna gelince; TL sıralamasında tüm firmalar arasında 33’üncü, kutu sıralamasında ise tüm firmalar arasında 13’üncü sırada yer alıyoruz. Her yıl iki-üç basamak daha yukarı çıkıyoruz, gelecek beş yıl planlarımızda en az dört-beş basamak daha yukarı çıkmak var.
BOZÜYÜK’TE YENİ BİR FABRİKA YATIRIMIMIZ VAR; TOPLAM YATIRIM MALİYETİNİN 2 MİLYAR TL OLACAĞI İLERİ TEKNOLOJİ EKİPMAN PARKURU VE ALTYAPISIYLA, YILDA 120 MİLYON KUTU KAPASİTELİ TESİSLERDE, TÜRKİYE’DE HİÇ ÜRETİLMEYEN VEYA ÇOK AZ ÜRETİLEN ÜRÜNLERİN İTHAL İKAMESİNİN SAĞLANMASINI HEDEFLİYORUZ. 100 KİŞİ İLE BAŞLANIP TÜM ETAPLAR TAMAMLANDIĞINDA 400 KİŞİYE İSTİHDAM SAĞLAYACAK BU ÖZEL PROJENİN İLK FAZININ, 2026 YILI İKİNCİ YARISINDA DEVREYE ALINMASINI PLANLIYORUZ.
Berko’yu Berko yapan değerler sizce neler?
Berko’nun kuruluş öyküsüne ve ilk yıllarına bakıldığında Berat Bey gerçekten büyük zorluklarla firmayı kurmuş ve iyi bir aşamaya getirmiş. Tabii ki tek insanla uzun vadede işler yürümez. Sonrasında Berko’nun nitelikli ekibi devreye giriyor. Berko’nun hızlı büyümesinin arkasında, kalifiye ve iyi ekip yer alıyor. Berko’yu Berko yapan değerlere baktığımızda ilk akla gelen kaliteli ve nitelikli insan gücüdür. Buna ilave olarak ise Berko olarak hep en doğrusunu yapma çabamızı söyleyebilirim. Eğer doğruyu yapmaya çalışırsanız, yani niyetiniz neyse sonuçlar da ona göre şekillenir. Biz her zaman dürüst hareket ederek; insanların ve ülkemizin ihtiyacı olan ürünler neyse onları en üst kalitede üretmeye çalıştık. Bu yaklaşımımız da başarımıza büyük bir katkı sağladı.
Bilimsellik ve araştırmacı olmak önemli ancak bunun yanında yenilikçi de olmak lazım, farklı olmak lazım. Berko’ya baktığımızda portföyündeki ürünler piyasadakilerden genelde ayrışıyor. Tamamıyla olmasa da en ufak bir nüans bile olsa, o aslında farklılaşmayı sağlayan unsur oluyor. Bu da bizi farklılaştırdığı için algımız bu yönde şekilleniyor.
Berko’nun en temel değerlerinden biri ise üst yönetimden alt yöneticilere ve tüm çalışanlara kadar insana değer veriliyor olmasıdır. Çalışanlar, değerli olduklarını hissettikleri yerde kalıyorlar ve aidiyet duygusu oluşuyor. Berko’nun turn-over oranlarına baktığımızda yıllara göre farklılık göstermekle birlikte 12 ila 16 arası değişmektedir, bu da zaten olması gereken optimal değerlerdir. Bu veriler, çalışanların Berko’yu sevdiğinin, Berko’ya uzun yıllar emek vermek için elinden gelen gayreti gösterdiğinin bir kanıtıdır. Kısaca Berko’yu Berko yapan özellikleri bu şekilde özetleyebilirim.
Berko İlaç hangi tedavi alanlarında ne gibi çözümler üretiyor?
Branş olarak baktığımızda dört grup halinde çalışıyoruz ve dört tane saha ekibimiz var; Berat Beran İlaç’la birlikte beş tane saha ekibimiz oldu. Her biri ortalama yüz kişilik ekip. Her bir grup iki ya da üç ana branşı; aile hekimlerini ve acil ünitelerini ziyaret eder, bunun yanı sıra eczanelere gider. Pediyatri, KBB, FTR, ortopedi, kadın doğum, dahiliye ve kısmen dermatoloji branşlarına ziyaret götürüyoruz. Bu branşlara antipiretik, analjezik, non-steroidal anti-inflamatuvar, anti-alerjik, anti-anemik, antifungal, yara iyileştirici ve anti-astmatik terapötik etkileri olan ürünlerimizin tanıtım faaliyetlerini sürdürüyoruz. Ayrıca farklı formlarda vitamin, mineral içerikli ürünlerimiz mevcut.
İlave olarak daha önce de belirttiğim gibi gelecek hedeflerimizde pipeline’da çok daha farklı ürünler olacak; nefroloji branşına hitap eden, diyabet ve kalp-damar hastalıklarında kullanılan çeşitli molekülleri yakın zamanda piyasaya vereceğiz.
Üretim tesisleriniz hakkında bilgi verebilir misiniz?
İstanbul Sultanbeyli’de üç binadan oluşan, yirmi bir bin metrekare kapalı alanı olan ve nonsteril üretim yapan üretim tesislerimizde; (solid) tablet, kapsül, toz saşe üretim hatlarımız mevcut. İlave olarak likit üretim hatlarımızda şurup, süspansiyon, damla formlarında ürünler üretiyoruz ve semisolid üretim yapan hatlarımızda krem ve pomat üretimi yapıyoruz. Bir de suppozituar ve vajinal ovülleri üreten bir hattımız var. Bunun yanı sıra yine önceki cevaplarımda belirttiğim gibi Bozüyük’te yeni üretim tesisleri yapım çalışmalarımız başladı. Antibiyotik tesislerimiz bir yıla kadar biter ve iki yıl sonra muhtemelen tamamıyla faaliyete girer. Bozüyük üretim tesislerimizde uzun vadede daha kapsamlı üretimler yapmayı hedefliyoruz.
BERAT BERAN İLAÇ ASLINDA ÇOK DAHA ÖNCEDEN KURULMUŞ BİR FİRMA; BERKO TARAFINDAKİ BAZI ÜRÜNLERİMİZİN RUHSATLARINI BURAYA YÖNLENDİRİYORDUK, ANCAK BUNLAR AĞIRLIKLI CO-MARKETING RUHSATLARDI. BERAT BERAN İLAÇ, BERAT BEY’İN İSMİNİ TAŞIMASI SEBEBİYLE AKTİF HALE GELMELİ DİYE DÜŞÜNEREK GEÇEN YIL ÇALIŞMALARIMIZI HIZLANDIRDIK. SONUÇTA BERKO HIZLI BÜYÜYOR, YENİ EKİPLER KURMASI LAZIM. BU YAPILARDAN BİRİNİ BERAT BERAN İLE DEVAM ETTİRİP, GELECEK OLAN YENİ PROJELERİN BİR KISMINI DA BU FİRMAMIZDA HAYATA GEÇİRMEYİ HEDEFLEDİK.
Yeni kurduğunuz Berat Beran İlaç; nasıl bir organizasyon yapısıyla, hangi tedavi alanlarında ve Berko İlaç ile nasıl bir kooperasyon halinde faaliyetlerine devam ediyor?
Berat Beran İlaç aslında çok daha önceden kurulmuş bir firma; Berko tarafındaki bazı ürünlerimizin ruhsatlarını buraya yönlendiriyorduk, ancak bunlar ağırlıklı co-marketing ruhsatlardı. Berat Beran İlaç, Berat Bey’in ismini taşıması sebebiyle aktif hale gelmeli diye düşünerek geçen yıl çalışmalarımızı hızlandırdık. Sonuçta Berko hızlı büyüyor, yeni ekipler kurması lazım. Bu yapılardan birini Berat Beran ile devam ettirip, gelecek olan yeni projelerin bir kısmını da bu firmamızda hayata geçirmeyi hedefledik. Yapıyı kurarken de co-marketing ruhsatlar yerine ayrı bir kimliği olması hedefiyle Berko’da var olan ürünlerin büyük bir kısmını Berat Beran’a transfer ettik; non-promo olan, pasifte olan, pazara vermediğimiz ve pipeline’da olan hayata geçirmeye çalıştığımız ürünleri de burada konumlandırıyoruz. Şu an aktif olarak çalıştığı dokuz tane ürünü var; non-promo olarak çalıştığı ürünlerle beraber on dört, on beş tane ürünü mevcut. Saha ekibi yüz kişi, yönetim ekibiyle birlikte toplam kadro yüz yedi kiş. Türkiye’nin hemen hemen tüm illerine ulaşacak bir çalışma sistemine sahip. Pediyatri, FTR, acil, aile hekimliği ve ortopedi branşlarına ziyaretler götürüyoruz. Önümüzdeki dönem için planladığımız ürünlerin büyük çoğunluğunu Berat Beran İlaç üzerinden pazara vereceğiz ve biraz daha büyümesi için var gücümüzle çalışacağız. Berko’yla birlikte Berat Beran İlaç da ilerleyen dönemlerde büyüyecektir. Gelecek ürün projelerimizden diyabet ürünlerinin bir kısmı Berat Beran İlaç’ta olacak; kalp damar ilaçları olacak, nefroloji alanında Türkiye’de tek olan bir ürünün ikinci markasını yine Berat Beran İlaç bünyesinde pazara vereceğiz. İlave olarak solunum alanında pediyatrik solunum ürünleri var ve yetişkin solunum ürünleriyle ilgili arayışlarımız mevcut. Belki gelecek pipeline’da onlar da hayata geçecek ürünler içerisinde olacak.
BERAT BERAN İLAÇ OLARAK TÜRKİYE’NİN HEMEN HEMEN TÜM İLLERİNE ULAŞACAK BİR ÇALIŞMA SİSTEMİNE SAHİBİZ. PEDİYATRİ, FTR, ACİL, AİLE HEKİMLİĞİ VE ORTOPEDİ BRANŞLARINA ZİYARETLER GÖTÜRÜYORUZ. ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEM İÇİN PLANLADIĞIMIZ ÜRÜNLERİN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞUNU BERAT BERAN İLAÇ ÜZERİNDEN PAZARA VERECEĞİZ VE BİRAZ DAHA BÜYÜMESİ İÇİN VAR GÜCÜMÜZLE ÇALIŞACAĞIZ. BERKO’YLA BİRLİKTE BERAT BERAN İLAÇ DA İLERLEYEN DÖNEMLERDE BÜYÜYECEKTİR.
Dönem dönem stratejik projelerinizi ve iş birliklerinizi takip ediyoruz; yolda yeni projeler var mı?
Berko İlaç tarafında sürekli projelerimiz var. Geçtiğimiz dönem Güney Kore’yle görüştük; Türkiye’de ilk olacak patentli bir molekülün pazarlama ve distribütörlük haklarını alıyoruz. Onun dışında yine az önce bahsettiğim nefroloji alanında Türkiye’de tek olan bir jenerik ürünü Kore’den getirme planımız var. Önceki sorularda bahsettiğim Bozüyük fabrika yatırımımız var; Eskişehir’e 22 kilometre uzaklıkta, beyaz yakanın tercih edebileceği, mavi yaka insan kaynağı olarak da sıkıntı yaşamayacağımız bir konumda. Bozüyük tesislerinin Berko için stratejik bir önemi var; orta ve uzun vadede personel temini sıkıntısını azaltıyor olacağız. Ayrıca İstanbul ve yakın çevresindeki deprem vb. gibi riskli durumların önüne geçmiş olacağız. Tüm bu yatırımları daha makul bütçelerle hayata geçirmek mümkün olabilecek, öyle ki İstanbul’da arsaya ödeyeceğimiz parayla Bozüyük’te arsayı ödeyip binanın kabasını bitirebiliyoruz. Sultanbeyli’deki tesisin bir benzerini orada yapıp, buradaki üretim tesislerimizi yavaş yavaş oraya taşıma planlarımız var. Yenilikçi projelerin büyük çoğunluğunu Bozüyük’te hayata geçirme imkanımız olacak diye düşünüyorum.
Bir de üniversitelerle iş birlikteliğimiz var. Erzurum Atatürk Üniversitesi’yle “Remifentanil ve Fentanil Etken Maddelerinin ve Türevlerinin Etkin ve Yeni Yöntemler ile Sentezlenmesi” isimli proje için çalışma başlatıldı. Şu an onun geliştirilmesi aşamasındayız, proje sonuç verirse ticari üretimi de belki yapılabilir. İVEK’teki endüstri alanında faaliyet gösteren firmalarla birlikte Atatürk Üniversitesi’nin yapmış olduğu faaliyetler kapsamında, Türkiye’de önem arz eden moleküller belirlendi ve bu moleküllerin Türkiye’de Atatürk Üniversitesi’yle beraber üretimi üzerine bir çalışma devam ediyor. İlave olarak bir obezite ürünü var. Türkiye hakları üzerine görüşüyoruz. Muhtemelen sözleşmeyi bu röportaj yayımlandığında imzalamış oluruz. Biyoteknolojik alanda faaliyet gösteren birkaç firmayla iletişimimiz devam etmekte. Onlarla birlikte belki ilerleyen dönemlerde yeni projeler başlatabiliriz.
BERKO İLAÇ TARAFINDA SÜREKLİ PROJELERİMİZ VAR. GEÇTİĞİMİZ DÖNEM GÜNEY KORE’YLE GÖRÜŞTÜK; TÜRKİYE’DE İLK OLACAK PATENTLİ BİR MOLEKÜLÜN PAZARLAMA VE DİSTRİBÜTÖRLÜK HAKLARINI ALIYORUZ. ONUN DIŞINDA NEFROLOJİ ALANINDA TÜRKİYE’DE TEK OLAN BİR JENERİK ÜRÜNÜ KORE’DEN GETİRME PLANIMIZ VAR. ÖNCEKİ SORULARDA BAHSETTİĞİM BOZÜYÜK FABRİKA YATIRIMIMIZ VAR; ESKİŞEHİR’E 22 KİLOMETRE UZAKLIKTA, BEYAZ YAKANIN TERCİH EDEBİLECEĞİ, MAVİ YAKA İNSAN KAYNAĞI OLARAK DA SIKINTI YAŞAMAYACAĞIMIZ BİR KONUMDA.
Berko İlaç’ın orta ve uzun vadede hedefleri neler?

Berko İlaç çok az sayıda ürünü olan küçük bir firmadan büyüyerek bugünlere geldi ve büyüdükçe kurumsallaşmayı da sağlamaya çalıştık. Berko’nun kurumsal ve dinamik bir firma olarak var olması için elimizden geleni yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. Projelerden zaten detaylı olarak bahsettim, her geçen gün yeni bir proje geliyor veya biz araştırıyoruz ve yeni projeleri hayata geçirmek için çalışıyoruz. Üretim tesisi yatırımımızdan da bahsettim; her büyüyen firmanın iyi bir üretim tesisine ihtiyacı var. Bu olmazsa olmazdır. Ancak yatırımlarımız için finans kaynağı bulmakta zorlanıyoruz, ülkenin genel koşulları ortada, iyi bir finans kaynağı oluşturmaya çalışıyoruz. YTAK (Yatırım Taahhütlü Finans Kredisi) proje desteği kapsamında bir başvurumuz var, onun sonucunu bekliyoruz; olursa yatırımlarımızı daha da arttıracağız.
Türkiye’de sağlık alanında bir iz bıraktık. Bu izin alanını yeni projelerle ve ürünlerle genişletmeye çalışıyoruz. Bununla beraber sağlıkta beyaz yaka; sağlığın yüksek teknolojisini bilen, eğitimli ve nitelikli insan kaynağı yetiştirmeye çalışıyoruz, bu alanda çabalarımız var. Her şeyden önce ülkeye istihdam sağlıyoruz. Bahsettiğim gibi on sekiz çalışanla çıktık yola, şimdi bin kırklara ulaştık. Bu bin kırklar aşağı yukarı beş yıl sonra bin beş yüz iki binleri bulacak. Bu bin beş yüz iki bin kişi sadece o insanları kapsamıyor, ailelerini de hesaplamak lazım. İlave olarak bu alanda bizimle çalışan tedarikçilerimiz var.
Türkiye’nin en büyük sıkıntılarından biri, aslında gelir gider tablosuna ve döviz kaybına baktığınızda, ihracat ve ithalatta bir dengesizlik olması. İlaç sektörü de bu durumdan etkileniyor. Türkiye’nin ilaç ithalat-ihracat dengesi ithalat ağırlıklı olup ülkemiz aleyhine işliyor. Yaklaşık 7,7 milyar dolarlık bir hacimde, ihracatımız ancak 2,2 milyar dolara ulaşabiliyor. İlaç ithalatı ise 5,5 milyar dolara ulaşmış durumda. Bu dengesizliği gidermek için ihracatın artırılması ve yerelleştirme şart. Biz de ihracatımızı artırmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Türkiye’ de yerli ve yerel üreticilerin olmaması halinde, Türkiye ilaç bütçesi mevcut rakamların en az 3 veya 4 katı bir bütçe ile ancak karşılanabilirdi. Çünkü yerli ve yerel üretim yapan sanayiciler, Avrupa’daki en ucuz fiyatlı ilaçların yaklaşık %25’i oranında fiyatlarla vatandaşlarımızın ilaca erişimini sağlamaktadır. Bu sebeple yerli ve yerel üretim yapan tüm firmaların her alanda desteklenmesi gerekiyor. İlacı tavsiye eden hekimlerimiz, ilacı hastaya ulaştıran eczacılarımız ve ilacı kullanan hastalarımız, yerli ve yerel ilaçları önceliklendirerek ülke ekonomisine katkıda bulunabilirler. Son dönemlerde ülkemizde savunma sanayisinde ciddi atılımlar ve girişimler oldu. Umuyorum ki sağlık alanında da benzer süreç gerçekleşir.
İlaçta ciddi bir dışa bağımlılık var, yüksek teknolojiyle ilgili özellikle konvansiyonel tarafta gerçekten çok iyiyiz. Dünyayla yarışırız haldeyiz, ilk beş-on arasında kolaylıkla yer alabiliriz; hem tesislerin kalitesi ve ölçeği hem de teknolojiyle ilgili gereklilikleri yerine getirme anlamında iyiyiz, ancak biyoteknoloji alanında daha çok yol kat etmemiz gerekiyor. Muhtemelen biz ve bizim gibi faaliyet gösteren firmalar başarılı olursa bu alanda da Türkiye’ye çok kazanımlar sağlayacağız, tabii bu başarı için devlet desteğine çok ihtiyaç var. Sadece maddi destek değil, aslında devletin burada regülasyon olarak da desteğini istiyoruz. Bu tarz stratejik atılımlarda eksik, yanlış bir şey görüyorlarsa bizleri yönlendirmelerini bekliyoruz.
Eklemek istedikleriniz?
Mali anlamda sıkışmış olan ve gerçekten yatırım yapacak firmalara; yatırımla ilgili süreçleri çok zorlaştırmadan, bürokrasiyi biraz azaltarak destek verilmesi çok kıymetlidir. Devletin yine bilimsel alanda birçok yapısı ve kurumu var; bu bilimsel alanda da sektörümüze desteklerini arttırarak vermesi bizim için önemlidir. Mesela TÜSEB, TÜBİTAK bunlardan en önemlilerinden biridir. Bu kurum ve kuruluşların bizlere stratejik anlamda da yön verici faktörleri vardır.
Bir de regülasyonlar ile ilgili, ruhsat, fiyat, geri ödeme gibi süreçlerde kamu kurum ve kuruluşlarının desteği bizler için çok kıymetlidir. Buradaki süreçlerin hızlanması ve sektörün beklentileri seviyesinde olması talebimiz var.
Türkiye olarak ilaç ihracaatını önceliklendirmemiz lazım. Sadece sektör olarak değil kamu kurum ve kuruluşlarının da bu konuyu önceliklendirmesi ve gerekli adımları atması çok önemlidir. İlaç endüstrisi olarak standartlarımız, normlarımız iyi ama sadece bu yeterli değil. İlaç ihracatı için öncelikli ülkeler belirlenmeli ve bu ülkelere üst düzeyde, Cumhurbaşkanlığı, Sağlık Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, TİTCK yetkilileri ile birlikte hedef ülke ziyaretleri gerçekleştirilmeli. Öncelikli olarak Türkiye’den ilaç ihtiyaçlarını karşılamaları sağlanmalıdır. Bakanlıklarıyla sağlanabilecek kontaklarla bazı ülkelere çok daha hızlı girebiliriz. Devletimizin bu konularda da bize destek vermesi çok kıymetlidir. ⭐️
🎙️ & 📸: Ahmet Örs
Yorum yaz
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.