NÖROBİLİMPSİKOLOJİSAĞLIK

Bu kadar uyarıya karşın neden maske takılmıyor

Bu kadar uyarıya karşın neden maske takılmıyor

“Alışma” psikolojisi Covid-19 kaygısını düşürdü.

Covid-19’a alışınca önlemler askıya alınmaya başladı.

Dünya genelinde artan vakalarla beraber pandemi salgını devam ederken; uzmanların uyarılarına rağmen maske takmayan, fiziksel mesafe kurallarına uymayan birçok kişi neredeyse her toplumda görülüyor. İlk ölümlü vaka açıklandığında toplumda kaygı seviyesinin oldukça yüksek olduğunu belirten uzmanlar, duruma alışmaya bağlı olarak toplumun bazı kesimlerinde zamanla kaygı seviyesinin düştüğünü, bunun da kuralların askıya alınması anlamına geldiğini belirtiyor.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Nermin Gündüz, pandemi sürecinin devam ettiğini, uzmanların tavsiyelerine ve alınan önlemlere uyulmasının önemli olduğunu söyledi.

Toplumda kaygı seviyesi azaldı

Artan vaka sayılarına karşın toplumun bazı kesimlerinde kurallara uyulmasında aksamalar görüldüğünü, özellikle maske ve fiziksel mesafe konusunda önlemlerin gerektiği şekilde alınmadığını kaydeden Doç. Dr. Nermin Gündüz, süreç ilerledikçe her gün veri ve bilgi almanın kişilerde duyarsızlaşma oluşturmuş olabileceğini ifade etti.

Doç. Dr. Nermin Gündüz, “Mart ayındaki ilk açıklanan hasta sayısı Türkiye’de 1 iken 10 üzerinden değerlendirecek olursak insanların kaygı düzeyi ise 10’du. Şu anda vefat eden kişi sayısı 40’ları aştı. Yeni vaka sayısı ise bin 500’i geçerken; kaygı düzeyi ise 2-3 düzeyinde. İlk vaka ile birlikte ölüm sonucunu duyduğumuzda inanılmaz panik olmuştuk ve birdenbire vücudumuzda korkunç bir tehdit algısı oluştu. Sekiz aydır pandemi ile yaşamaya çalışıyoruz. Öncesinde de karantinalar, kısıtlamalar ve son anda açıklanan sokağa çıkma yasakları ruh sağlığı açısından bakıldığında ciddi rahatsızlıkların ortaya çıkmasına sebep olabilecek kaotik ortamdı. Sürekli koronavirüsle alakalı bilgi alıyor olmak insanlarda alışkanlık oluşturdu ve artık eskisi kadar önemsenmemesine neden oldu” diye konuştu.

Bu kadar uyarıya karşın neden maske takılmıyor
Doç. Dr. Nermin Gündüz

Virüsün var olduğuna inanmayanlar var

Virüsün var olduğuna inanmadığını söyleyen kişilerin olduğuna ve maske dahi takmadıklarına dikkat çeken Gündüz, “Bir de kişilik özellikleri olarak otoriteyle sorunlar yaşayan, genel olarak kurallara uymakta zorluk çeken virüsü umursamayan grup var. İnsanlar kendileri bu rahatsızlıkla yüzleşmedikleri zaman ya da yakınlarından birinin salgına yakalandığının haberini almadıklarında sanki dünya dışında var olan bir salgınmış gibi aşırı bir özgüvene sahip oluyorlar. Bu da yeterli ve doğru bilgi kaynaklarına ulaşamamakla alakalı” ifadelerini kullandı.

Davranışlarda orantılı olmak gerekiyor

Koronavirüse karşı geliştirilmesi gereken davranış biçiminde dengeli bir tutumun önemine işaret eden Doç. Dr. Nermin Gündüz, “Burada iki uçtan bahsedebiliriz. Biri salgını hiç önemsememek, yokmuş gibi davranmak, hiçbir hazırlık yapmamak, maske dahi takmamak, uzun süreli tatillere çıkmak ve hiçbir öneriye uymamak gibi davranışlar sergilemek. Diğeri de kendine bir alan yaratarak aşırı steril yaşamak, dünyayla bağlantının koparıldığı bir yaşam biçimi. Tavsiye ettiğimiz bu iki yaşam biçiminin tam ortası. Kayıtsız olmak da değil, kendi fanus alanını yaratıp o alanda sıkışıp kalmak da değil. Hazırlıklı olmaktan kast ettiğimiz bu iki ucun arasında olmak” diye konuştu.

Süreç olumlu bakış açısı ile değerlendirilmeli 

Pandemi döneminde ruh sağlığı anlamında iyi kalabilmek için psikososyal desteğin önemli olduğunu belirten Doç. Dr. Nermin Gündüz, “Herkes çok zor bir dönemden geçiyor. Bundan sonra da bizleri neler beklediğini, sonucun ne olacağını ve ne kadar süreceğini bilmediğimiz bir dönemi yaşıyoruz. Daha önceki tıp tarihinden elde ettiğimiz verilere göre Covid-19 salgınının sona ereceğine ilişkin kanıtlar var. Dolayısıyla öncelikle bunu kendimize hatırlatmamız, bardağın tamamen boş olmadığı, salgının geçeceği, aşının bulunması yönünde çok ciddi çalışmaların olduğu düşüncesini yerleştirmek ve etrafımızdakilere de bunları atlatmamız gerekiyor. Sorunların düzeleceği ile alakalı konuşmaların olduğu ve karamsar içerikli konuşmaların azaltıldığı süreçlerde umut aşılama, insanın ruh sağlığında iyileştirici etkilere sahip. Geçtiğimiz kış sezonunu pandemi ile geçirdik ve bu kış mevsiminin de pandemi ile geçme ihtimali oldukça yüksek görünüyor. Zihinsel, bedensel ve psikososyal destek ağlarını kurup bu duruma karşı hazırlıklı olmak gerekiyor” dedi.

65 yaş üstü bireylere destek sağlanmalı

Doç. Dr. Nermin Gündüz, pandemi süreci devam ederken 65 yaş üstü bireylerin dikkat etmesi gereken noktalara işaret etti. İmkanlar ölçüsünde bedensel sağlığa yönelik tahlil yaptırmanın önemine değinen Gündüz, “Özellikle 65 yaş üstü ve riskli hasta grubundakilere vitamin desteği sağlanması önemli” uyarısında bulundu.

Rutin kontroller aksatılmamalı

Ruh sağlığı ile ilgili sorunlarında artış görülen kişilerin de özellikle rutin kontrollerini aksatmaması gerektiğini belirten Doç. Dr. Nermin Gündüz, “Hasta randevularının hekimlerine ulaşabilmelerindeki zorlukları göz önüne alarak çok daha öncesinden organize edilmesi gerekiyor. Bu dönemde iyi gelen alanlar, iyi gelen kişiler ve bunlarla alakalı bağ oluşturma oldukça fayda sağlayacaktır. Düşünce, duygu ve davranış ekseninde en kolay değiştirilebilecek olanın davranış olduğunu biliyoruz. Özellikle depresyondaki hastalarımıza ruh sağlığına iyi geleceği için pandemi döneminde evdeyken sunulan önerilerle alakalı davranış bazında neler yapılabileceklerini gözden geçirmelerini öneriyoruz. Örneğin daha önce ilgilerini çeken ama bir türlü izleme fırsatı bulamadıkları filmleri izleme, kitapları okuma, uzun süredir aramadıkları sevdiklerini arama, sevdikleri yemekleri pişirme, resim ya da boyama yapma gibi. Ayrıca sosyal medya aracılığı ile maruz kalınan kaynağı belli olmayan, gerçeklik dışı haberlerden de uzak durulması bu dönem ruh sağlığını olumlu etkileyecektir” dedi.