FİKİR LİDERLERİ DERGİSİİLAÇ ENDÜSTRİSİÖNE ÇIKAN HABERLER

Ölümcül hastalıkların yönetilebilir hastalıklara dönüştürülmesine öncülük ediyoruz!

Türkiye’de HIV farkındalığını artırarak, toplumun doğru bilgilerle aydınlanması ve kişilerin korkularından arınıp daha güçlü ve cesur adımlar atmalarını desteklemek için Gilead Türkiye’nin hayata geçirdiği “Tek Ses Projesi”, Uluslararası İletişim Danışmanlığı Organizasyonu (ICCO) tarafından “En İyi Sağlık Kampanyası” ödülüne layık görüldü. Proje daha önce de Brandverse Awards ve TÜHİD tarafından ödüllendirilmişti. 
“Geri ödeme ve fiyatlandırma konularındaki güncellemeler, kamusal değişiklikler, ilaç sektöründeki dalgalanmalar ve yenilikler, departmanımızın günden güne gelişmesine ve organizasyon içindeki öneminin artmasına yol açıyor. Burada departman çalışanları olarak bize büyük iş düşüyor. İşimizi, hastalara destek olmak ve onların en kısa zamanda ihtiyacı olan tedavilere ulaşmalarını sağlayabilmek tutkusuyla severek yapıyoruz.”

Fikir Liderleri Dergisi Eylül sayısı yayımlandı ve dağıtımda. Eylül sayısının sektörel ana dosya konularından “Ruhsatlandırma, pazara erişim ve kamu ilişkileri” okurundan büyük ilgi görüyor. Sektörel bir dergi olduğu için uyum kuralları gereği sadece ilaç endüstrisi yöneticisi ve hekimlere ulaşan Fikir Liderleri Dergisi’nin bilimsel konularının dışındaki sektörel konularını çok sayıda okuyucu merak ediyor. Bu nedenle, Gilead Türkiye Pazara Erişim ve Kurumsal İlişkiler Direktörü Toros Şahin ile gerçekleştirilen röportajı sitemize taşıdık.

F. L: Sizi tanıyabilir miyiz? Profesyonel kariyerinizden ve ilgi alanlarınızdan bahseder misiniz?
T. Şahin: Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’nden mezun olduktan sonra aynı alanda yüksek lisans eğitimini tamamladım. Ardından İngiltere York Üniversitesi’nde de sağlık ekonomisi alanında yüksek lisans programını tamamladım.

Son 16 yıldır ilaç sektöründeyim. Kariyerim süresince çeşitli çok uluslu şirketlerde iş geliştirme uzmanı, fiyatlandırma uzmanı, fiyatlandırma ve geri ödeme koordinatörü, pazara erişim ve sağlık ekonomisi direktörü gibi pozisyonlarda görev aldım. Beş yılı aşkın süredir Gilead Pazara Erişim ve Kurumsal İliş- kiler Direktörü olarak görev yapıyorum.

14 yıldır Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği’nin birçok çalışma grubunda görev aldım. Son olarak AIFD Erişim Grubu Başkanlığını yürütüyorum. Aynı zamanda Amerikan Şirketler Derneği’nde (AmCham Turkey) Gilead’ı temsil ediyor, sektörel çalışmalara destek veriyorum. Özellikle ülkemizdeki hastaların, dünyada ilk kez kullanıma sunulan tedavilere eş zamanlı erişiminin yanı sıra iş yaşamında fırsat eşitliği gibi konularda yapılan çalışmalara da destek veriyorum.

Direktörlüğünüzün organizasyon yapısını, amacını ve faaliyet alanlarını anlatır mısınız? Nasıl bir hareket alanında ne tür faaliyetler yürütüyorsunuz? Genel müdürlüğe bağlı Gilead Pazara Erişim ve Kurumsal İlişkiler Departmanımızda, etkinliği ve güvenliliği kanıtlanmış bir ürünün fiyatlandırılması ve geri ödeme kapsamına alınarak vatandaşların sağlık sigortası kapsamında ürüne erişmesi sürecini yönetiyoruz. Sağlık sektöründe büyük önem taşıyan geri ödemenin sağlanması için ürünün katma değerini iyi analiz ederek kamu paydaşlarına doğru şekilde sunmaya gayret gösteriyoruz. Bu kapsamdaki en temel kamu paydaşlarımızı Sağlık Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu olarak sıralayabiliriz. Bununla beraber finansman yönünde kararlar verildiği için Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı gibi paydaşlarımızla da iletişimde bulunuyoruz.

Kurumsal iletişim yönetiminin de bir kurumun sürdürülebilir başarısı için önemli ve kilit bir rol oynadığına inanıyoruz. Halkla ilişkiler gereksinimlerini karşılayan çerçevenin belirlenmesi, kurumsal itibarın oluşturulması, geliştirilmesi, korunması ve nihai olarak kurumsal sürdürülebilirliğin sağlanması adına hem iç hem dış iletişim çalışmalarımızı dengeli ve sistematik olarak sürdürmeye özen gösteriyoruz. Toplumda hastalık ve doğru tedavi yöntemleri üzerine farkındalığı artırmak ve tedavi yolculuğunda hastalara en doğru bilgi ve desteği sağlamak üzere bakanlık birimleri, kamu kuruluşları, sivil toplum kuruluşları gibi paydaşlarla ilişkilerin yönetilmesi de sorumluluklarımız arasında.

Birimimizin hızlı ve doğru işleyişi için şirket içi ürün ekipleriyle sıkı iş birliği içinde çalışıyoruz. Pazara erişim ve kurumsal İlişkiler departmanının, şirketimizin uzun dönem stratejilerini belirleme ve hayata geçirmede önemli rol oynadığını söyleyebilirim.

Direktörlüğünüzün Gilead’da ulusal ve global fonksiyonları neler? Pozisyonunuz size hangi so- rumlulukları yüklüyor? Pandemiden nasıl etkilendiniz, direktörlüğünüz nasıl refleks gösterdi? Geri ödeme ve fiyatlandırma konularındaki güncellemeler, kamusal değişiklikler, ilaç sektöründeki dalgalanmalar ve yenilikler, departmanımızın günden güne gelişmesine ve organizasyon içindeki öne- minin artmasına yol açıyor. Burada departman çalışanları olarak bize büyük iş düşüyor. İşimizi, hastalara destek olmak ve onların en kısa zamanda ihtiyacı olan tedavilere ulaşmalarını sağlayabilmek tutkusuyla severek yapıyoruz.

Pandemi döneminde sağlık ve güvenliği önceliklendirerek yeni dünya düzenine hızla uyum sağladık. İş-yaşam dengesi Gilead’da her zaman önemli bir konu oldu. Bu nedenle pandemi öncesinde de esnek ve uzaktan çalışma gibi farklı çalışma modelleri uyguluyorduk. Gilead olarak, çalışmalarımıza ara vermeden devam ettik. Kamu görüşmelerinde fiziksel toplantılar yerine online toplantıları tercih ettik ve hastaların ilaca erişiminde sıkıntı yaşanmaması için gerekli önlemleri aldık. Bu süreçte kamu kurumları da faaliyetlerini online platformlardan yürütmeye devam ettiler. Dolayısıyla belge temini ve başvuru gibi süreçleri aksama yaşamaksızın sürdürebildik.

İlaçların pazara erişim süreçleri açısından ülkemizdeki durumu dünya ile nasıl kıyaslarsınız? Kamu ilişkileri açısından neler söylersiniz? İyi ve kötü örnekler paylaşmak ister misiniz? Devletimiz genel sağlık sigortası kapsamında tüm sigortalılara tüm tedavileri sunmak gibi çok geniş ve kapsayıcı, bir yandan da finansal olarak oldukça cesur bir vizyona sahip. Global ekonomik gelişmelerin ülkemize etkileriyle beraber bu şekilde bir finansmanın gitgide daha zor hale gelmesi de kaçınılmaz görünüyor. Elbette dünyada yenilikçi ilaçlara erişimde zorluklar olan tek ülke değiliz. AIFD görevim kapsamında özellikle diğer ülkelerde hastaların yenilikçi ilaca erişimini iyileştiren ve hızlandıran iyi uygulamaları kamuya sunmaya ve istişare etmeye gayret ediyoruz. Bununla birlikte kamu stratejik öncelikleri sektörü şekillendirmede çok büyük önem arz ediyor. Örneğin son yıllarda sağlıkta yerelleşme ülkemizde ön plana çıktı. Biz Gilead olarak bu hedefe elimizden gelenin en fazlasıyla katkı sağlamaya gayret ettik. Türkiye için Türkiye’de vizyonuyla Dünya Sağlık Örgütü’nce (DSÖ) ilaca erişimin en kritik olduğu hastalıklar olarak tanımlanan hepatit ve HIV alanlarındaki hayat kurtaran stratejik ilaçlarımızı Türkiye’de üretmeye başladık.

Pazara erişim ve kamu ilişkileri yönetiminde gelecekle ilgili öngörüleriniz neler? Son dönemlerde özellikle salgın hastalıkların gündemde olmasıyla yenilikçi ve hızlı geliştirilen ilaçların pazara erişiminin gittikçe daha fazla önem taşıyacağını düşünüyorum. Bu konuda devlet ilişkilerini beklentiyi iyi anlayarak yönetmek büyük önem taşıyor. Ayrıca teknolojik ilerleme, nüfusun yaşlanması, hasta beklentilerindeki değişim ve bütçesel konular sağlık sisteminde yenilikçi yaklaşımı da beraberinde getiriyor. Ürün etkinliğini ön planda tutup tüm bu faktörleri bir arada değerlendirerek pazara erişim konusunda bütüncül bir çalışma modeli benimsemeliyiz.

Yenilikçi tedavilere ve sağlığa ülke olarak yapılan yatırımlar hakkında ne düşünüyorsunuz? Gilead olarak yatırımlarınızdan bahseder misiniz? Yenilikçi tedavilerin ülkemize hızlı şekilde gelmesinin yanı sıra insan yaşamına etkilerine dair Türkiye’ye özel araştırmalara katkıda bulunuyoruz. Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda yer alan, ilaç alanında Türkiye’nin küresel pazardaki rekabet gücünün artırılması, değer zincirinde daha üst konuma taşınması ve yerli üretim oranının artırılması hedefleriyle paralel olarak Türkiye’ye yatırım yapıyoruz.

Türkiye için Türkiye’de vizyonumuz doğrultusunda yaklaşık 60 milyon dolarlık yerelleşme yatırımımızla, Dünya Sağlık Örgütü’nce ilaca erişimin en kritik olduğu hastalıklar olarak tanımlanan hepatit ve HIV alanlarındaki yenilikçi ilaçları, Türkiye’de üretme kararı aldık. Devletin stratejik yerli üretim öncelikleri doğrultusunda Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi’nin de desteğiyle geliştirdiğimiz son hepatit B ilacını Türkiye’de üretmeye başlayarak bu yılın başında hastaların kullanımına sunduk. Dünyada ciro bazında tüm ilaçlar sıralamasında ilk 10’da yer alan HIV ilacının Türkiye’de üretilen serilerini ise 2022 yılının ikinci çeyreğinde hastalara sunduk. Gilead olarak ölümcül hastalıkların yönetilebilir hastalıklara dönüştürülmesine öncülük ediyoruz.

Bir yandan yenilikçi tedavilerle hastaların hayatlarını değiştirmek için çalışırken diğer yandan da ülkemizde bilimsel çalışmaların ilerlemesine katkı sağlamayı arzu ediyoruz. Gilead olarak “Hayat Bulan Fikirler” programı ile ülkemizdeki araştırmacıların ve sivil toplum kuruluşlarının yenilikçi fikirlerinin hayata geçirilmesine destek oluyoruz. Bu program, HIV, viral hepatitler, sistemik mantar enfeksiyonları, onkoloji ve hematolojik maligniteler alanlarında; hastalıkların taranmasını, teşhis edilmesini, uygun tedavilere daha iyi koşullarda ulaşımı sağlamaya yönelik en iyi ve yenilikçi uygulama ve fikirlerin geliştirilmesini des- tekliyor. Ayrıca bu alanlarda faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının hayata geçirdiği sosyal içerikli projelere de katkı sağlıyor. Bu yıl 9’uncusu düzenlenecek olan Hayat Bulan Fikirler programı ile bahsettiğim alanlarda bugüne kadar 45’i bilimsel, 19’u sosyal olmak üzere, toplam 64 projeye 860 bin dolar tutarında karşılıksız bağış ile destek sağladık.

İnovatif ilaç geliştirme ve üretme konusunda tüm paydaşlara ve otoriteye ne gibi önerileriniz olur? İnovatif bir ilaç geliştirme sürecinin maliyeti 3 milyar dolarlara yaklaşmış durumda. Büyük firmaların bu büyüklükte maliyetlerin altından kalkmaları, hele ki ciddi belirsizlikler içeren sağlık gibi bir alanda oldukça zor. Bu sebeple özellikle yeni araştırma yapılan tedavi alanlarına yönelik start-up bakış açısı ile yapılacak tüm girişimlerin büyük kıymeti olacağını düşünüyorum. Ülkemizin çok zengin ve yetişmiş bilim insanı potansiyeli var. Bu potansiyelin ilaç alanında gerçek ürüne dönüştürebilmek için araştırma ve geliştirme ekosisteminin özellikle yurt dışından fonlanmasına yönelik şekillendirilmesinin ve devletin girişimciler ile global firmaları bir araya getirmek üzere altyapı katalizörü olarak görev yapmasının en büyük faydayı sağlayacağına inanıyorum.

Yorum yaz