BİR KONU BİR KONUKEDİTÖRÜN ÖNERİSİKARİYERKİŞİSEL GELİŞİMÖNE ÇIKAN HABERLERPAZAR SOHBETLERİ

Ayşe Süberker: “Ekranda anlattığım şeyi bilerek ve inanarak anlatıyorum.”

BrighteneD Coaching, Mentoring and Consultancy kurucusu, Berrin Demirezer (PCC, CPCC, Takım Koçu) değerli okurlarımız için ünlü televizyoncu Ayşe Süberker ile çok özel bir röportaj yaptı.

⭐️  ⭐️  ⭐️

Berrin Demirezer’in kendine has üslubuyla gerçekleştirdiği, başından sonuna öğretilerle dolu olan röportajını değerli okurlarımız için keyifle yayımlıyoruz. Tabi kahve eşliğinde…

 

 

“Türkçe konuşulurken araya yabancı kelimeler sıkıştırılmasından rahatsız oluyorum ve uyarıyorum. Ofiste tamamen yabancı dil kullanıyor olmama rağmen günlük hayatımda karma bir dil kullanmıyorum, kullanılmasını da sevmiyorum.”
Ayşe Süberker

Berrin: Ayşe Süberker kimdir?

Ayşe: Televizyoncuydu ek olarak bir de anne oldu.

Aile, saygı ve saygılı iletişim, bir işi hakkıyla yapmak, özgürlük, özgünlük… Bu değerlerinize eklemek istediğiniz, başka benim için çok önemli dediğiniz değeriniz hangisidir?

Komik bir şekilde muhafazakarlık. Güzel olan her şeyin pamuklara sarılıp korunması gerektiğini düşünüyorum. Yaşadığım ülkeyi, buraya ait olan kimliğimi ve tarihimi çok seviyorum ve onu olabildiğince korumaya çalışıyorum. Çevreme baktığımda şahit olduğum, etik olmayan değişimler beni rahatsız ediyor. Azınlıkta olduğumu veya olduğumuzu hissetmek beni üzse de hala sığınacak değerlerimiz olduğunu bilmek insanı rahatlatıyor.

Öze sahip çıkmak aslında.

Tabii ki. Ben Türklüğüme sahip çıkan bir insanım. Bununla da gurur duyuyorum. Yurt dışında  yaşadım, ancak o kültürlere veya yaşam şekillerine dair bir özentim hiç bir zaman olmadı. Biz Türk olarak üstünüz gibi bir yaklaşımım da yok ancak coğrafyamız ve geçmişimiz bizi diğer milletlerden farklı kılıyor diye düşünüyorum.

Uzun zamandır televizyon kanallarına program hazırlıyor ve sunuyorsunuz. En önemli aracınız konuşma diliniz. Özel ve iş hayatınızda konuşma dilini doğru ve düzgün kullanmak konusunda düşüncelerinizi alabilir miyim?

Konuşma dili konusunda da muhafazakârım çünkü kullandığınız dil bir anlamda sizin karakterinizin ve duruşunuzun da bir aynasıdır. Türkçe konuşulurken araya yabancı kelimeler sıkıştırılmasından rahatsız oluyorum ve uyarıyorum. Ofiste tamamen yabancı dil kullanıyor olmama rağmen günlük hayatımda karma bir dil kullanmıyorum, kullanılmasını da sevmiyorum.

Ciddi efor gerektiren bir iş yapıyorsunuz. Kendinizi düzgün konuşan, program boyunca ses ve nefesini doğru kullanan bir programcı olarak nasıl yetiştirdiniz?

Aileden gelen bir altyapım var. Annem ve babam düzgün Türkçe konuşan ve bu konuya dikkat eden insanlar. Aile büyüklerimiz de aynı şekilde tabii. Zamanla işimde yol aldıkça ses ve nefesi idareli kullanmayı öğrendim. Konuşmalarımda hep rahattım ve önemsediğim nokta; bir konuyu koşturmadan, konuşarak anlatabilmek… Bir yere yetişmiyorum!.. (Program süresini gözetmek şartıyla) Programcı olarak konuğumla veya kamerayla sohbet eder gibi konuşmayı seviyorum. Bu doğallık izleyiciye de geçiyor diye düşünüyorum.

“Bir yere yetişmiyorum!” dediğiniz zamanki dinginliğinizi şu an karşımda da görebiliyorum. Bu sizde güçlenmiş bir yetenek şu an. Programı bu dinginlikte yapmak konuya hâkimiyeti gerektirir, nasıl hazırlanıyorsunuz?

Ön hazırlık çok önemli. Şu an daha konforluyum, tecrübemin getirdiği hızlı bir hazırlık sürecim var artık. Ancak bunu yıllarca uzun saatler boyu ders çalışmalarıma borçluyum. Konuya veya konuğa dair araştırmaya başlayınca derinlemesine bir okuma ve öğrenme süreci de başlar. Ayrıca programın dinamiğini sağlamak için detay bilgileri de zaman zaman kullanmak gerekir. Dolayısıyla ekranda anlattığım şeyi bilerek ve inanarak anlatıyorum.

Televizyonda sürekli anlatan, konuşan bir Ayşe Süberker var, dışarda nasıl bir Ayşe var?

Tam tersi. Mümkün olduğunca az, hatta konuşmayan bir Ayşe var. Mesleğimin ilk yıllarında meraklı arkadaşlarım hem televizyon hem de siyasi, ekonomik ve sosyal gelişmelerle ilgili çok soru soruyordu, ben de heyecanla anlatıyordum. Zamanla duruldum diyebilirim. Şimdi, işime dair sorulara daha sade ve kısa cevaplar vermeyi tercih ediyorum.

İş hayatınızda bugüne kadar sizi zorlayan bir nokta var mı?

Şöyle bir şey var diyemem; çünkü bu yolu kendi başıma yürüdüm. Bu, benim seçimimdi. Çalışmaya başladım, devam ettim, bir teklif geldi, yer değiştirdim ve bu böyle devam etti. Ben açık sözlü bir insanım ve her şeyi olduğu gibi konuşurum. Sahte, maskeli iletişimleri yol boyunca tecrübe ediyoruz hepimiz. Fragmanı görünce, filmi izlemeye gerek kalmıyor çoğu zaman.

Sosyal hayatta ne yapmaktan hoşlanırsınız? Oradaki Ayşe’yi biraz dinleyebilir miyim?

Çok renkli bir sosyal hayatım olduğunu söyleyemem.. Özellikle ülke olarak yaşadığımız ekonomik sıkıntılardan dolayı artık ev gezmelerine başladık. ☺️ Sayıları az da olsa ben sadece sevdiğim insanlarla vakit geçirmeyi tercih ediyorum. Konuşmaktan, şakalaşmaktan hatta kendimle dalga geçmekten hoşlanırım. Her şeyi konuşabilmek ve paylaşabilmek günümüz için bir velinimet oldu.

Uzun yıllar farklı branşlarda spor yapmışsınız. Önce bireysel sporlar olmuş hayatınızda ve ardından da takım sporları. Sporun size öğretileri neler oldu?

Sporcu zihin yapısıyla büyümek diyebilirim. Küçük yaşta okulla birlikte bedensel birtakım faaliyetlerin içerisindeyken, zihinsel olarak da pratikleşmeye başladım. Sabah uyandıktan sonra günün akışını zihnimde belirlerim, hala çok hızlı hazırlanırım, zaman yönetimim çok iyidir, takım çalışmalarındaki dinamiği hemen kavrarım ve sorumluluk almaktan kaçınmam. Profesyonel spor geçmişim bana duygusal dayanıklılık noktasında bir hayli katkı sağladı. Özellikle yüzmede -ki yüzme çok ağır bir spordur- beden olarak kondisyon artırırken, rakipler ve zaman gibi baskılayıcı faktörler için duygularımızı yönetmemiz öğretilir.

Sabah sizi yataktan kaldıran, hayatı yaşarken sizi yolda tutan bir hayat amacınız var mı?

Çok klişe olacak belki ama başta eşim ve oğlumla birlikte tüm ailemle sağlıklı, huzurlu ve bol bol gezebileceğimiz bir hayat yaşamak. Oğlum Kemal’in sağlam karakterli, iyi ve başarılı bir insan olmasını diliyorum. Buna ek olarak, bugüne kadar sevdiğim insanlarda iyi ve komik hatıralar bırakabildiysem ne mutlu bana.

Çok güzel bir sohbetti, çok keyif aldım. Kapanış cümlemizi sizden almak isterim.

Bilimin, sanatın ve ilerlemeciliğin hakim olduğu güzel bir Türkiye olsun. Herkes iyi olsun. ☺️ Sevgiler…

 

Yorum yaz