FİKİR LİDERLERİ DERGİSİİLAÇ ENDÜSTRİSİÖNE ÇIKAN HABERLER

Ekonomik kriz, pandemi ve deprem… Elde var 3!..

Sağlık Sektörü Satış ve Pazarlama Profesyoneli, Head of Pharma, Vet. Hek. Yaşar Çelik; gamification, diğer bir tabirle oyunlaştırma yaklaşımını Fikir Liderleri Dergisi’ne anlattı.
Sağlık Sektörü Satış ve Pazarlama Profesyoneli, Head of Pharma Vet. Hek. Yaşar Çelik; Fikir Liderleri Dergisi’nde yazdı: “Kurumlar artık ne ürettikleri, nasıl hizmet sundukları kadar toplumsal olaylara verdikleri reaksiyonlar, ortaya koydukları çabalar ve üstlendikleri misyonla da değerlendiriliyorlar.”

Krizlerde Organize Olabilme Becerisi

“Bireyler, çalıştıkları kurumun duyarlılığını bekliyor, harekete geçilmesiyle gurur duyuyor, yapılan hizmetleri gönüllük esasıyla destekliyor ve bu yolda gönüllülük sergileyerek yer almak istiyorlar.”

Çalışma hayatımızın son 5 yılında bazı kırılma anları yaşadık. Sağlığımızı etkileyen pandemi bizi ofislerimizden alıkoydu, dışarıdaki ortamdan evlerimize ve bir izolasyona iterken bazı kaygılarımızı gün yüzüne çıkardı. Bu dönemde çalışma hayatının ve normal yaşamın devamlılığı nasıl olacak?.. Çalışan olarak sorumluluklarımızı yerine getirip getiremeyeceğimiz ve nasıl bir yarın oluşacağı kaygısıydı. Burada çok iyi sınavlar verdiğimizi söylemeliyiz. Hem devlet olarak hem kurumlar olarak hem de şirketler olarak çok güzel iyi uygulama örneklerini gördük. Çalışanlarına maddi, manevi destekler sağlayarak çeşitli iyi ve sağlıklı yaşam programları geliştirerek, oyunlaştırma projeleri hayata geçirerek, düzenli destekler sağlayarak, liderlerin ön planda süreç yönetimine katıldığı, 2 yıl gibi süren yoğun ve yıkıcı bu pandemi psikolojisini, kurumlar kültürlerine de bir miras bırakarak ve işleyerek yönettiler.

Bu yazımda ele almak istediğim konu; son dönemde doğal afetlerde kurumsal ve bireysel olarak nasıl bir sınav verdiğimiz. Profesyonel çalışma hayatında oldukça sıkıntılı bir dönemden geçmekteyiz. Biz beyaz yakalılar, var olan iş stresi ve çalışma temposuna ek olarak; ülkemizde ekonomik krizlerin devamında pandemiyi ve şimdi de ülkeyi derinden etkileyen depremi yaşadık.

Kurumlar artık ne ürettikleri, nasıl hizmet sundukları kadar toplumsal olaylara verdikleri reaksiyonlar, ortaya koydukları çabalar ve üstlendikleri misyonla da değerlendiriliyorlar. Herhangi bir doğal afette, büyük bir sağlık krizinde ya da ekonomik krizde şirketlerin çalışanlarını korumak için yaptığı uygulamalar çok değer görüyor, diğer şirketler tarafından örnek alınıyor ve böyle bir kurum kültürüne sahip olmak diğer çalışanlar ve şirketler nazarında da ilgili kurumu ön plana çıkarıyor.

Çalışanlar ise bu süreçler yaşanırken oldukça hümanist ve duyarlı bir noktaya geldiler. Bireysel olarak hızlıca organize olup harekete geçmelerinin yanında, hem liderlerinden, hem insan kaynaklarından hem de profesyonellerden, çalıştığı kurumun duyarlılığını bekliyor, harekete geçilmesiyle gurur duyuyor, yapılan hizmetleri gönüllük esasıyla destekliyor ve bu yolda gönüllülük sergileyerek yer almak istiyorlar.

Yeri gelmişken değinmeliyim; KÜBLER-ROSS MODELİ, üzücü bir olay yaşadığımızda ve yas tutmamıza sebep olacak durumlarla karşılaştığımızda farkında olmasak bile yasın 5 evresini tanımlar. Bu evreler sırasıyla şok, öfke, üzüntü, depresyon ve kabullenmedir. Buradan yola çıkarak son günlerde hepimizi derinden etkileyen ülkemizdeki her bireyin direkt ya da endirekt olarak etkilendiği deprem gerçeğinde de benzer bir durumu yaşadık.

Geleceğin yetkinliği: Organize olabilme becerisi

Organize olabilme becerisi bence geleceğin yetkinliklerinden. Ayrıca bu yetkinlik insan olmanın da bir gereği. Gittikçe makineleştiğimiz, nesnelerin interneti ile işlerin rahatladığı; yapay zeka, robotlar ve teknolojiyi konuştuğumuz dönemde insan olmanın, insan kalabilmenin ve organize olabilmenin ne kadar kritik bir yetkinlik olduğunu ve bunun da hepimize çok iyi gelen bir duygu ve bir gereklilik olduğunu bir kez daha gördük.

Depremde bireyler kurumlardan önce organize oldular hatta devletten bile!.. Hızlıca bölgeye hareket ettiler kimi yakını için, akrabası için; kimi de insani duygularıyla o bölgedeki insanların kendisine ihtiyacı olduğuna inandığı için. Sonrasında organize olma ve daha organize hareket edebilme ihtiyacı devreye girdi ve bu noktada herkes elinden geleni ortaya koydu.

Şirketlerin ve Kurumların Bu Dönemde Yaptıkları

Herkes üzerindeki şoku atınca çalışanlardan gelen taleplerle, kurum kültürünün de etkisiyle afetzedelere destek olmak ve acıyı sahiplenip, bölgeye yardım ve hizmet etmek için harekete geçti.

Bu noktada içinde bulunduğum sağlık endüstrisinde gördüğüm ve kurumların ya da şirketlerin aldığı aksiyonları tespit edebildiğim kadarıyla listelemeye çalıştım.

☛ Bir afet masası kurmak.
☛ Bireysel ya da şirket olarak ihtiyaç kolileri hazırlamak, gönderimlerini organize etmek.
☛ Bölge çalışanlarını güvenli bir yere almak, konaklama desteği vermek.
☛ Bölgedeki çalışanlarına maddi manevi destek olmak.
☛ Türkiye’yi derinden etkilediği için; tüm çalışanlarına ücretli izin vermek ve bölgeye gitmek isteyen çalışanlar için kolaylaştırıcı ve destekleyici yönetim anlayışı sergilemek.
☛ Bu süreçte zarar gören çalışanlara ayrıca maddi ve manevi destek olmak, profesyonel destek almalarını sağlamak.
☛ İlaç, tıbbi malzeme ve gönüllü sağlık desteği vermek.
☛ Süreci yakından takip edip tüm kişilere gerekli bilgilendirmeleri yapmak.
☛ Bölgeye gönüllü olarak gitmek isteyen çalışanlara destek olmak.
☛ Depremden direkt ya da en direk etkilenen kişilere psikososyal destek hizmeti vermek.
☛ Depremden zarar görmüş kişileri başka bir yerde istihdam etmek ya da kolaylaştırıcı bir yön-tem izlemek.
☛ Bölge ziyaretleri yaparak oradaki çalışanlarına destek olmak.
☛ Devlet, özel ya da kamu yararına olan vakıflara ve derneklere bağışta bulunmak.
☛ Çalışanların bağışları kadar bağış yapmayı taahhüt etmek, maddi manevi bağışta bulunmak.
☛ Rehabilite ya da ihya edilme süreçlerinde aktif olarak yer almak.
☛ Ücretsiz sağlık desteği sunmak, poliklinik desteği vermek, gönüllü doktor, hemşire göndermek, eczacı ve sağlık personeli yönlendirmek.
☛ Konteynır ve çadır bağışlamak. Bölge çocuklarının eğitimine destek olmak.
☛ Konteynır hastane ve konteynır eczane kurarak tüm Türkiye’den gelen yardımları ihtiyaç sahipleriyle, doğru şekilde buluşturmak.
☛ Çocukların süreci daha kolay atlatabilmesi için çeşitli kültür sanat faaliyetlerini mobil hizmetle deprem bölgesine eriştirmek.
☛ Bölgede yetersiz beslenen ve ihtiyaç sahibi olan anne, bebek ve çocukların; mama, vitamin ve hijyen ihtiyaçlarını karşılamak.
☛ Hijyen desteği ile salgın hastalıklarla mücadele edebilmek için kamu otoritesi ve sivil toplum örgütleriyle iş birliği yapmak.
☛ Hayvan sağlığına destek olmak.

Yine burada sayamadığım, atladığım birçok aksiyon ile depremzedelere destek olundu ve bu destek devam edecek. İnsanlığın bir sınav verdiği bu aşamada her kişi hem birey olarak hem de kurum olarak elinden geleni yapma gayretiyle hareket etti. Gelecek nesillere taşınacak organize olma tecrübesi ve öğrenimini umarım kazanmışızdır. Gelecekte insan olmanın gereğini ve huzurunu daha fazla arayacağımız sağlıklı ve sıhhatli günler dilerim.

 

Yorum yaz